31 Ağustos 2009 Pazartesi

Huzur içinde yat Akdoğan Amca!...

Ölümün ne kadar yakın olduğunu her acı haberle yeniden farkediyoruz...Dün annemden gelen telefonla benim bebekliğimi bilen, ben kendimi bildim bileli tanıdığım, önceleri her yaz gördüğüm sonraları komşu olduğum Akdoğan amcanın haberini aldım. Kibar, düşünceli, beyefendi, esprili, yılmadan bana yüzmeyi öğreten Akdoğan Amca...Çınaraltı şimdi sensiz, iskele sensiz, oyun oynadığın çocuklar sensiz...Huzur içinde, nur içinde yat!...Mekanın cennet olsun!...
Dedim ya her acı haberde; hayat boş diyoruz. Kocaman bir boşluk...Hırslar, çabalar, uğraşlar ne için diye sorguluyoruz kendimizi...Bir yandan da hayat kısa deyip ne yaşarsak kardır diyoruz. Ne yaptık, yaptık! Yarına çıkacağımız belli mi? soruları dolaşıyor dillerimizde. Bu bir çelişki sanırım...Bir yandan boşvereyim diyorsunuz, diğer yandan daha sıkı tutunmaya çalışıyorsunuz...Herhalükarda hayatı çok ciddiye almamak lazım!...Bu sözüm en çok da kendime...

28 Ağustos 2009 Cuma

ZAFER BAYRAMIMIZ MUTLU OLSUN!...

Bilmiyorum insanların gözünde, aklında ve kalbinde hala değeri var mı yıllar önce gösterilen insan üstü çabanın, fedakarlığın? Kim ne derse desin, biz bazı değerlerimizi yitirdik gerçekten! Şehit haberlerini izlerken kaçımızın gözleri doluyor?Askeriyeyi yıpratma çabalarının kaçımız farkındayız? Birkaç gün önce Banu'nun yazdığı gibi aslında Türkiye'de hayat hiç lay lay lom değil!...Sanırım iyice tepkisiz bir toplum haline getirildik!...
HERKESE VE HERŞEY RAĞMEN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

27 Ağustos 2009 Perşembe

Leyla'nın Evi

Eski İstanbul'a gidip, o zamanın insanlarıyla tanıştım Leyla'nın Evi'nde...Ayrıca insanların hayatlarının nasıl kesiştiğini gördüm. Duru ve akıcı bir anlatımı var Zülfü Livaneli'nin...Tavsiye ederim, okuyun mutlaka!...

EVREN DUY SESİMİ:)

Üzerimde 10 yıllık mavi Polo gömleğim ve siyah yeleğimle hanımağalar gibiyim bugün...Kulağımda Sıla'nın Unutursun şarkısı...Hava kapalı gibi İstanbul'da...
Sevgili Sihirlieller sormuş istediğin 5 şey diye...Ben de sıralıyorum:
  1. Herşeyden önce sağlıklı olmak.
  2. Kuzumla bir ömür hep beraber mutlu, huzurlu olmak.
  3. En kısa zamanda kendi evimizin sahibi olmak.
  4. Hayalimdeki işi başarıyla yapabilmek.
  5. Zamanı geldiğinde sağlıklı bir kız annesi olmak.

Evren duy sesimi! Bütün enerjimi gönderiyorum sana bu dilekler için!...İnanıyorum olacak:)

25 Ağustos 2009 Salı

Neredeyse 1 hafta oldu. Hırsız konusunu pek düşünmemeye çalışıyoruz. Atlattık sayılır. Ev de düzene girdi sayılır. Sadece güzel bir temizliğe ihtiyacı var. Yanımızda olan herkese çok teşekkürler! Bana telefonları, mailleri ve yorumları ile destek olan sizlere de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Çok sağolun! İnsan böyle zamanlarda daha iyi anlıyor gerçek dostların kıymetini. Fotoğraf makinem çalınanlar arasındaydı. O yüzden bir süre fotoğraf koyamayabilirim. Bu olay ev alma düşüncemizi iyice tetikledi. İnşallah içimize sinen bir ev bulabiliriz. Fiyatlar ne kadar düştü dense de çok uygun değil. Dünden beri beğendiğim evler için sinyal gönderiyorum: Bizim olsunlar diye!!! Kısmet:)))

21 Ağustos 2009 Cuma

Hayırlı Ramazanlar

Yine 1 sene geçti...Bir ramazan ayı daha geldi. Ağız tadıyla, sağlıkla, huzurla geçireceğimiz bir ramazan olsun inşallah! Allah herkese iftarını ve sahurunu yapabilecek hem sağlığı hem de gücü versin! Biz ramazana kötü bir şekilde girdik. 2 gün önce akşam eve gittiğimde evin alt üst olduğunu gördüm. Hiç yaşamadığım için şoke oldum. Evde değerli ne varsa almışlar. Yatak odası inanılmaz durumda. Toparlamaya nereden başlayacağımı şaşırdım. Bugüne kadar başımıza gelmemesi şansmış. Açamayacakları kilit yok diyorlar. Allah kimseye böyle birşey yaşatmasın! Yapanları da nasıl biliyorsa öyle yapsın!...

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Esra'nın bugünkü yazısını mutlaka okuyun derim. Bugün günümüzde erdem saydığımız bazı özellikler aslında her insanda olması gerekenler değil mi?...

18 Ağustos 2009 Salı

Jessica ve Ayça

Düğün fotoğrafçılığı apayrı bir sektör olmuş durumda. Stüdyo fotoğraflarından bahsetmiyorum ama hani sabah kalkışınızdan başlayarak, düğün bitimine kadar her anınızın fotoğraflanması...Şimdiki aklım olsa kesinlikle bu yolu seçerdim. Stüdyoya, nikah salonuna (gerçi bundan kaçış yok galiba) ve düğün yerine ayrı ayrı ücret ödeyeceğinize tek bir yerle anlaşıp profesyonel, içinize sinen fotoğraflar çektirmek en güzeli. Gerçi biz stüdyo fotoğraflarımızı Zümrüt'te çektirmiştik. Çok memnun kaldık o ayrı ama stüdyo ile sınırlı kaldık. Kim bilir ne detaylar vardı fotoğraflanacak. Bu yüzden ben düğünlere gittiğimde ki en son Tubiş'in düğünüydü, farklı ve detay fotoğraflar çekmeye çalışıyorum. Yurtdışında bu işi yapan harika bir fotoğrafçı var: Jessica Claire. Gerçekten çok profesyonel ve iyi bir fotoğrafçı. Tarzını çok beğeniyorum. Fotoğraflar çok doğal. Onun karşısına geçip neler yapabileceğini görmek isterdim. Türkiye'de de bu işi yapan onlarca fotoğrafçı var. Örneğin blogger arkadaşımız Ayça. Ayça ve eşi profesyonel fotoğrafçılar ve düğün fotoğrafçılığı yapıyorlar. Çok da güzel hikayeler yazıyorlar. Bu da web sayfası. Yakında evlenecek olanlar bir göz atsın bence.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

İlginç bir film ve Penolope Cruz

Vicky Cristina Barcelona...Yönetmen Woddy Allen olunca filmin konusunun klasik olmasını beklemek yanlış olur aslında. Film bence ilginçti...Yani ilişkilerin çarpık olduğu yadsınamaz sanırım. Yine de Penelope Cruz, Scarlett Johansson ve Barcelona hatrına izledim filmi.

Penolope Cruz deyince bir durmak istiyorum. Zaten filmi izlerken Penolope ne zaman gözükecek diye merak edip, durdum. Çok beğeniyorum bu kadını. Esmerliği, tarzı çok hoş. Doğal, zarif, kendine has bayanlardan. Ayrıca en iyi giyinen yıldızlar arasında gösterilen bir isim. Bayat bir haber ama 4 aylık hamile olduğu da iddia ediliyor. Bebeğin babası da Vicky Cristina Barcelona'daki rol arkadaşı Javier Bardemmiş. İnşallah annesine benzer bebek:)


Kaynaklar/Sources: Sinemalar.com-omgstars.com-penelope-cruz.com

14 Ağustos 2009 Cuma

...

Dün 8'de uyudum, bu sabah 8'de kalktım...
12 saat uyumuşum...
Üstelik akşam yemeği yemeden...
Oluyormuş demek ki...
Ütüler olduğu gibi duruyor...
Mutfak almış başını gitmiş...
Belimin ağrısı geçti ama 12 saat uyuyunca...
Ben hem işi hem evi götüremiyorum beraber...
Bu yüzden kızıyorum kendime de, baskı oluşturuyorum galiba...
Her gün ev pırıl pırıl, miss gibi yemekler olmuyor işte...
Ya siz yapabiliyor musunuz?...

13 Ağustos 2009 Perşembe

Tatil dediğin...


Anne elinden köpüklü bir Türk kahvesi...Yanında da bonusu naneli çikolata...

Uzun zamandır görmek istediğin yerde olmak...

Dalgaların sesi, hafif bir esinti...

Nefis manzaranın eşlik ettiği nefis yemekler...

Miss gibi kekik kokusu...
Çaysız olur mu????

Rengarek evler...

Daha önce tatmadığıma pişman olduğum sakızlı kurabiyeler...

Hiç bıkmadan gidebileceğin bir yer...

Ege otlarıyla dolu keyifli ve lezzetli bir sofra...

Onlarla oynarken dünyayı unuttuğun güzellikler...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Dingin...

Dün akşam döndüm...9 gün yoktum ama sanki 1 aydır tatildeyim. O denli dinlenmişim yani...Kendimi dingin, huzurlu, mutlu hissediyorum. Damağımda midye dolmalarının, karadut suyunun, anne elinden Türk kahvesinin tadı; burnumda denizin ve dağ kekiğinin kokusu; aklımda Asos'un sahili kaldı...