30 Eylül 2007 Pazar
Evdeki aksesuarlar...
Sol köşede gördüğünüz kardeşimin bize ev hediyesi olarak aldığı kandil. Bekarken hep evimde kandil kullanmak isterdim. Evde de en uygun yer girişti. Yanında gördüğünüz de Banuşun bana okuldayken aldığı kuzu mum. Evimizin bilumum noktalarında kuzulara rastlamak mümkün. Sol alltta da kapımızın üstündeki süsleri görüyorsunuz. Örümcek ağı gibi olanı geçen sene Olimpos'dan almıştık. Yanlış hatırlamıyorsam kötülüklerden, nazardan koruyormuş Kızılderililerin inançlarına göre. Hemen yanındaki karade de mutfağımızın girişindeki boncuk perde var. Kapı olmadığı için böyle birşey yaptık. Görüntü açısından da hoş duruyor.
İlk karede gelin çiçeğim var. Taze beyaz güllerden bir demetti. Hemen yanında yine Banuşun aldığı develer var. Salonun girişinde duruyor.TV nin yanında duranlar da Paşabahçeden geçen hafta aldığımız vazo ve kuzumun ferrarisi:)
Vazodaki çiçek nişan çiçeğim. O da canlıydı. Kuruttum ve saklıyorum. Salondaki büfemizin üstünde fotolarımız var. Zaten konsol, büfe hep çerçevelerle dolu:) Gördüğünüz nişan fotoğrafımız. Önünde de kuzumun motorsiklet saati var. Yanında kuzu mumlarımız. Salondaki duvalarımızdan biri gördüğünüz foto süslüyor. Tam TV nin üstünde duruyor. Salona ayrı bir hava kattığını düşünüyorum.
Ikea'dan aldığımız içinde taşlar olan obje(ne diyeceğimi bilemedim:)salondaki orta sehpanın üstünde duruyor. Taşlar Olimpos'tan:) Bu kuzuyu da kuzumun arkadaşı İrlanda'dan getirmiş.Masamızın üstünde Erzincan'dan aldığım bakır şekerlik ve güğüm var. Eeee evimiz hakkında ipuçları verdim size. Hem modern hem otantik diyebiliriz.
Sıra Lola, Betül ve Yasemin'de...Sobeeee:))
28 Eylül 2007 Cuma
Ne denir ki?...
Kaç gündür birşeyler yazacağım ama havaya giremedim doğrusu. Eee insanlar da erişteli yeşil mercimek çorbasından sıkıldılar tabiki. Aslında ben bu sene neler moda konulu bir yazı yazmak istiyordum. Gelin görün ki şu içinde bulunduğumuz -ya da zorla içine sokulduğumuz desem daha doğru olacak- durumdan dolayı içimden gelmiyor. Hiçbirşey güllük gülistanlık değil çünkü. Kimse de öyleymiş gibi davranmasın! Bakın yine tutamayıp kendimi yazıyorum...
Ben size en iyisi havadan sudan bahsedeyim...Ramazan bu sene biraz zor geçiyor. Daha yeni yeni alışabildim. İş yerinde gözüm devamlı saatte. Biraz kilo da aldım. O yüzden canım sıkkın. Normalde ekmek yemeyen ben, ramazanda pideleri lüp lüp ediyorum. Eeee insanın gözü aç oluyor, iftar ve sonrası dayanamıyor. Zaten tatlılara düşkünüm biliyorrsunuz. Ama dün iftarda pidesiz çorba, biraz makarna ve salata yedim sadece. Sonra yarım porsiyon kadayıf yediğimi itiraf etmeliyim ama. Kuzum ramazandan sonra spora başlarız diyor ama olmuyor işte. Sporu hayatımıza sokmamız lazım. Yapmadığımız zaman rahatsız olmalıyız! İşte o zaman hem formda hem de sağlıklı olabiliriz sanırım. Gerçi ben ev-iş arasında zaman bulabilir miyim? Bilmiyorum...Çünkü bana zaman yetmiyor. Çamaşırlar yıkandıkça ütüler birikiyor ve ben o ütülerin üstesinden gelemiyorum bir türlü. Dün kaç saat ütü yaptım ama bir yandan da çamaşır yıkandığı için yeni ütü dağı oluşuyor. Kendimi kısır bir döngünün içinde hissediyorum. Artık Azime Abla'dan ütü yapmasını da isteyeceğim. Başka türlü olmayacak. Allah çocuklu olanlara sabır versin! Ev-iş-çocuk! Nasıl başedebiliyorlar? Bu arada eve bakmak yetmiyor değil mi? Kişisel bakım da var. Kaş-bıyık-saç boyası vs...Saçımı boyatıp, kestirmem lazım. Uzun saçtan sıkıldım, katlı ve biraz kısa kestireceğim. Değişiklik iyi olur değil mi? Bu arada havaların gidişatından gayet memnunum ben. Yaşasın uzun kollular!
Herkese mutlu haftasonları!
21 Eylül 2007 Cuma
Erişteli Yeşil Mercimek Çorbası
Malzemeler:
Orta boy soğan
Haşlanmış yeşil mercimek
Erişte
Domates salçası ya da püresi
Yapılışı: Öncelikle mercimeği haşlayın. Çok pişmiş olmasına gerek yok. Soğanı, salçayı kavurun. Daha sonra istediğiniz miktarda sıcak su ekleyin. Önce haşlanması için erişteleri atın, sonra da daha önceden haşladığınız mercimeği koyun. Erişteler pişene kadar orta ateşte pişirin. Özellikle ölçü vermiyorum. Miktarları istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Servisi yoğurtla yapmanızı tavsiye ederim. Afiyet olsun!
20 Eylül 2007 Perşembe
RAMAZANIN İLK İFTAR DAVETİ
- Kaşarlı domates çorbası(Tarifini daha önce iletmiştim)
- Salçalı-patatesli biftek
- Tereyağlı-domatesli bulgur pilavı
- Barbunya pilaki
- Lahana salatası
- Mevsim salata
- İftariyelik:Helva, zeytin, bal, karpuz reçeli, pekmez.
Koşuşturmaktan yemeklerin tek tek fotoğrafını çekemedim. Yemekten sonra çayımızı, annelerin ve babaların getirdiği tatlılarla şenlendirdik. İtiraf ediyorum: Ben tatlı yapmadım:) Aslında pidemi de kendim yapmak istiyordum ama hepsini 1 günde yapınca, fırsat olmadı. Kısmet başka iftara...
19 Eylül 2007 Çarşamba
Teşekkür!
17 Eylül 2007 Pazartesi
NUTELLALI CHEESECAKE
14 Eylül 2007 Cuma
Severim Oyunu ve Sobeeee
12 Eylül 2007 Çarşamba
RAMAZAN GELDİ HOŞ GELDİ:)
11 Eylül 2007 Salı
4 günlük kaçamak...
Antalya'yı çok iyi bilmediğimiz için nereye gideceğimizi kestiremedik. Bir akşam balıkçıya, bir akşam kebapçıya gittik. Masamızdaki lezzetlere fotoğraflardan ulaşabilirsiniz:)
1 gün, balayında olan Hakan ve Güldoş ile beraberdim. Beraber Çıralı'ya geçtik. Çıralı herzamanki gibi sakin ve sessizdi. Pansiyona eşyaları bırakıp, limon ve portakal ağaçları arasından plaja indik. Çıralı köyü, Olimpos'un hemen yan tarafı. Yüreyerek sahilden ulaşabilirsiniz. Çıralı, caretta carettaların yumurtalarını bıraktığı yerlerden biri. Onların yumurtlama döneminde, sahilde arabaların farlarını açması yasak, restaurantlar da ışıklarını kapatıyorlar. Plajda şezlong vs. bulundurulmuyor. Caretta carettanın yumurtasını bıraktığı yer de korumaya alınıyormuş. Biz hiç şahit olamadık. Zaten Çıralı ile geçen sene tanıştık. Bu sene şöyle bir uğradık. Bakarsınız seneye yine oradayız. Çıralı'da çok fazla otel tarzı yer bulamazsınız, genelde pansiyonlar. Biz Kütle Pansiyon da kalmıştık. Gayet konforlu, temiz bir yer. Sahibesi Nurgül Abla da ilgili, becerikli biri.Gülden ve Hakan da çok beğendiler. Kuzum çalışırken biz bütün gün denizdeydik, bir ara Hayrie's Gözleme de 2 kişilik gözlemelerimizi ve taze nar sularımızı içtik. O nar suyunun tadını hiç unutamıyorum. Çıralı'da öyle lüs restaurantlar, barlar, cafeler yok. Bildiğiniz köy ama modern köy:)Akşam kuzum da bize katıldı. Hep beraber hava kararana dek sudaydık. Çok güzel bir gün oldu. Tadı damağımızda kaldı:) Ertesi gece de İstanbul'a döndük. Gerçi dönüşümüz biraz olaylı oldu. Uçak hem rötar yaptı hem de kalkmaya hazırlanırken arızalandı. Sabaha karşı geldik eve. Ama 4 gün de olsa güzel bir tatil oldu. Gitmeyenlere şiddetle tavsiye edilir!!!