27 Şubat 2009 Cuma
Yolcu
Bir bulut olsam...
Bir bulut olsam yüklenip yağsamDökülsem damla damla toprağıma
Bir deli nehir bir asi rüzgar
Olup kavuşsam üzüm bağlarına
Bir çiğ tanesi, bülbülün çilesi
Annemin sesiyle güne uyansam
Radyoda yanık içli bir keman
Ağlasa nihavend acemaşiran
Bir turna olsam yollara vursam
Uçabilsem kendi semalarıma
Bir seher vakti sılaya varsam
Selam versem ah sıradağlarına
Komşunun kızı çoban yıldızı
Yaz bahçeleri yesil mor kırmızı
Ah şişede la'l hem de ay hilal
Bir daha da görmedim öyle yazı
25 Şubat 2009 Çarşamba
23 Şubat 2009 Pazartesi
...
20 Şubat 2009 Cuma
Muhallebili Kadayıf
Şu sıra annemin favorisi oldu bu tatlı. Her misafirine yapıyor neredeyse. Hem hafif hem de çok lezzetli bir tatlı. Şerbetli olanı da yapılıyor ama bu daha hafif diye düşünüyorum. Özellikle yemeğe gelen misafirleriniz için ideal bir sunum ve tat. Tarif Portakal Ağacı'na ait. Buradan Hatice hanıma teşekkürler.
Malzemeler (Kadayıf için):
300 gr. kadayıf (Ben pişmiş hazır kadayıf kullanıyorum)
6 yemek kaşığı toz şeker
5 yemek kaşığı tereyağı
1,5 su bardağı doğranmış ceviz
Malzemeler (Muhallebi için):
1kg süt
4 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı mısır nişastası
2 türk kahvesi fincanı toz şeker
1 yumurta
1 paket vanilya
1 küçük paket (süt paketinde) krema
Yapılışı: Pişirmeden önce kadayıfları 1-2 saat dondurucuda tutun. Sonra kadayıfları elinizle kırın, tereyağı ve şekeri ekleyerek kızarana kadar devamlı karıştırarak pişirin. En son cevizleri de koyup , ocaktan alın. Soğumaya bırakın. Daha sonra süt ve krema hariç tüm muhallebi malzemesini tencereye koyun.Üstüne azar azar sütü ekleyerek muhallebinizi pişirin. Soğuduktan sonra da kreamayı ekleyerek iyice karıştırın. İki karışım da soğuduktan sonra büyük dikdörtgen veya kare cam borcama önce kadayıfın yarısını yayın. Sonra üstüne muhallebiyi dökün. En son da tekrar kalan kadayıfı yayın. Afiyet olsun! Sağlık versin!
19 Şubat 2009 Perşembe
Bahar çabuk ol!
Ilık bir hava, çiçek açmış ağaçlar, cıvıldayan kuşlar, yakmaya başlayan güneş...Şimdilik hayal değil mi?Baharın gelmesini bu kadar istediğim bir yıl olmamıştı sanırım...Gözüm cıvıl cıvıl, rengarek kıyafetlerde. Çizmeleri, montları atasım var! Haksız da değilim ama daha dün kar beklerken dışarıda güneşli mi güneşli bir hava var. Sanki Nisan! Yalancı bahar bu mu dersiniz? Ama belki de doğrudur. Ben Aralık'tan beri baharı çağırıyorum çünkü. Dayanamayıp bu sene erken gelmiş olamaz mı? Herşeyin bir zamanı var değil mi? Kışın da baharın da...Ben 17 Mayıs'a odaklandığım içim gözümde ve aklımda başka birşey yok!...(Bahar sen yine de çabuk ol!)16 Şubat 2009 Pazartesi
Özlüyorum...
14 Şubat 2009 Cumartesi
İçimden geldi...
Her sabah uyandığında sana gülen gözlerle bakan bir yüz…
O’nun yanında huzurla uyumak…
Moralin bozuk olduğunda seni güldüren bir çift söz…
Gözünden süzülen yaşları silen yumuşak bir el…
Bir telefon kadar uzak sıcacık bir ses…
Seni her akşam sıcacık yemeklerle karşılayan bir sofra…
Eline uzanan bir el…
Gözüne değen bir göz…
Sen mutlu ol diye uğraşan güzel bir yürek…
Sevdiğinle yaptığın bir Pazar kahvaltısı…
O’nun gözlerindeki mutluluğa şahit olmak…
O’na sımsıkı sarılmak...
En sevdiğin yemeği O’nunla beraber yapıp, yemek…
Belki de sadece O’nunla olmak…
13 Şubat 2009 Cuma
...
Herşeye rağmen mutlu haftasonları!...
I Love Your Blog!
Yeni bir mim başlamış: I love your blog! Aysun ve Özlem beni mimlemişler. Çok teşekkür ediyorum. Kurallar:Ben bu ödülü okuduklarım kısmındaki bütün arkadaşlarıma gönderiyorum. İyi ki varsınız! İyi ki yazıyoruz, paylaşıyoruz!...
6 Şubat 2009 Cuma
Küçük yer...
Dün Yol Arkadaşım'ı izlerken küçük bir yerde yaşama isteğim dirildi yine. Bir an dedim ki ben de dostlarımla aynı zamanda komşu olabilsem. Bir bir ucunda, diğeri bir ucunda olmasa şehrin...Bir dertleri, bir sıkıntıları olduğunda montumu giyip 10 dak. sonra onlarda olsam ya da onlar gelse. İşe gitmek için sadece 10 dak. yürüsem. Bir çarşı olsa, o da herkese eşit mesafede olsa...Herkesi tanısam, sokakta yürürken selam versem herkese. Trafik olmasa, bir yere ulaşmak için ömrümüz yollarda geçmese...
Bu yer deniz kıyısı olsa. Yazın her haftasonu denize girebilsek. Temiz havayı içimize çeke çeke piknik yapsak canımız ne zaman çekerse. Evimiz bahçeli olsa, haftasonları bahçesinde kahvaltı yapsak...Sevdiklerimizle uzun uzun sohbetlerimiz olsa o bahçede...Deniz görmese de denize yakın olsa. Bunaldıkça atsak kendimizi...Pazardan taze ve hormonsuz sebze-meyve alsak. Kendi yakaladığımız balıkları pişirip yesek afiyetle...Ufak şeylerden mutlu olsak...Büyük şehir insanları boğmasa, yüzleri hep gülse...4 Şubat 2009 Çarşamba
Brokoli Çorbası
İşte bir türlü tarifini yazamadığım brokoli çorbası. Bu soğuk havalarda içinizi ısıtmak ve hastalıkları önlemek için süper bir tarif. Ben bu çorbayı malzemelerinden dolayı sebze çorbası olarak adlandırsam da annem brokoli çorbası demekte ısrar etti:) Buyrun bakalım tarif...Malzemeler:
1 adet pırasa
1 adet havuç
1 adet patates
500 gr. brokoli
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı tereyağ
1 bardak süt
Yapılışı: Brokoli hariç tüm sebzeleri küçük küçük doğrayıp, kaynatın. Sonra brokololileri de koyun. Biraz pişirdikten sonra blenderden geçirin. Ayrı bir yerde tereyağı ve unu kavurun. Sonra sebze karışımını katın ve sütü ilave edin ve biraz pişirin. Kıvamı koyu olacağı için kaynamış su ilave ederek çorba kıvamına getirin. Afiyet olsun! Sağlık versin!
