26 Ağustos 2008 Salı

Sonbahar...

Ben bahar insanıyım kesinlikle! İlkbaharda doğdum, sonbaharda evlendim. Baharın tadı başka benim için. Yaz ve kış da kendine göre güzel elbette! Ama bana hep bahar olsun! İlkbaharın ılık havasını, güneşinin yakmayışını severim. Sonbaharın ise üşütmeyen serinliğini, yağmurunu hatta kapalı havasını. Bu havalar beni mahvediyor...Sıcak üstüne bir de nem. Bunaldıkça bunalıyoruz. Bir umut hava durumuna bakarken; öğreniyoruz ki daha da ısınacak! Daha ne kadar sıcak olabilir ki? diyorum kendi kendime. Bir umutla bu hafta da bitti. Ha gayret! Ağustos bitti! diyorum ama dünya ayları şaşırdı galiba bu sene! Klimasız yaşamayan insanlar olduk hep beraber! Aklımda yazın Erzurum'da yaşamak var. Sonbaharda dönerim. Ne dersiniz? Bu kadar havadan cümleler üstüne aşağıdaki fotoğraflarla serin bir sonbahar esintisi yolluyorum size. Bakın bakalım bu sonbahar neler varmış???


Kaynak:
Gap
Banana Republic
Mango

21 Ağustos 2008 Perşembe

Kurt Seyt & Shura


Uzun zamandır bu kadar etkinlendiğim bir kitap olmamıştı: Nermin Bezmen - Kurt Seyt & Shura. Geçemlerde daha okumaya yeni başladığımı yazmıştım. Heyecanla ve koşarak okudum. Hem yakın tarihte yanıbaşımızda olanlara hem de büyük bir aşka tanıklık ettim. Romanın son kısımlarını gözlerimde yaşlarla ve isyan ederek okudum. Nasıl olur? diye diye bitirdim. Nermin Bezmen ile tanışmam bu kitap sayesinde oldu. Şimdi sırada Kurt Seyt & Murka var. Gerçi o büyük aşktan sonra Murka'ya pek sempatik bakamıyorum ama neler olmuş diye de çok merak ediyorum. Nermin Bezmen'in kalemine sağlık!...

Kitapla ilgili güzel bir link

19 Ağustos 2008 Salı

Salsaaa!.....

Yıllardır hep bir dans kursuna gitmek istemişimdir. Özellikle Latin danslarından birine. Gittiğimiz spor salonun asansöründe gördüğümüz ilanla bu isteğim gerçekleşti. 5 haftadır salsa dersi alıyoruz. Bunda kuzumun etkisi büyük. İlanı görür görmez hemen kayıt yaptırdı sınıfa. Olur mu? Olmaz mı? derken dün 5. dersimize girdik. Çok zevlki bir dans. Bol hareketli, bol dönüşlü. Ama kolay değil açıkcası. Şimdilik fena gitmiyouz. Daha çok erkeğe rol düşüyor, erkek yönlendiriyor. Spordan çok daha zevkli. Salsa derslerine koşa koşa gidiyoruz. Spora o kadar hevesli gitmiyorum açıkcası. Hem dans ederken zaman nasıl geçiyor anlamıyorsunuz hem de devamlı hareket edip kalori yakıyorsunuz. Don Omar-Pobre Diablo bizim en sevdiğimiz parça. Bu parçayla çoşuyoruz:))

15 Ağustos 2008 Cuma

Mutlu haftasonları!

Cumartesi ya da Pazar ama haftasonu bir gün mutlaka mükellef bir kahvaltı yapın!

Evde yapılacak işleri halledin!

Bol bol uyuyun!

Gidemediklerinize gidin!

Göremediklerinizi görün!

Öylece uzanın koltukta!

Okuyamadıklarınızı okuyun!

Pişiremediklerinizi pişirin!

Ne istiyorsanız onu yapın!

Kandiliniz şimdiden mübarek olsun!...

8 Ağustos 2008 Cuma

Sobeee:)

Bir hafta daha bitti. Yoğun günlerin ardından yine Cuma! Bazen çalışmak çok zor geliyor, sabah erken kalkmak...Bazen de evde olduğum günler aklıma geliyor. Şöyle yarım gün çalışsak olmaz mı? Mesela 12.00-18.00 arası. Nasıl? Sabah geç uyanır, işlerimizi halleder, işe geliriz. Hem iş hem ev zor yürüyor! Hele ani bir misafir geldi mi ben de çanlar çalmaya başlıyor!!!Bu temponun üstüne bir de çocuk hiç düşünemiyorum. Çok zor!...

Aysuncum beni sobelemiş. Okuduğum aşk romanları ile ilgili. Ortaokul ve Lise yıllarında annemin ve babamın da gençlik yıllarında okuduğu kitaplardan birçoğunu okudum. Genel de çoğu klasikti. İşte onlardan biri de Puşkin'in Yüzbaşının Kızı romanıydı. Konuyu tam hatırlamıyorum çünkü lisedeydim okuduğumda. Ama güzel bir aşk hikayesiydi. Çok düşündüm ama aşk romanı diyebileceğim çok fazla kitap gelmedi aklıma okuduğum. Kütüphaneyi indirsem bulurdum aslında ama bu hafta çok yoğundu fırsatım olmadı hiç. Aklıma gelen bir diğer kitap: Maeve Binchy'nin Yalnız Kadınlar Sokağı romanı. Zevkle okumuştum. Gerçi Maeve Binchy'nin okuduğum tüm kitapları güzeldi. Şu anda okuduğum Nermin Bezmen'in Kurt Seyt & Shura kitabı da gerçek bir aşk hikayesini anlatıyor. Henüz başındayım ama sürükleyici olduğunu söyleyebilirim. Aklıma gelenler bunlar. Herkese mutlu haftasonları!...

5 Ağustos 2008 Salı

Haftasonu...

Buz gibi bir deniz, rüzgarlı ve serin bir hava, bol yemek, yeni bir kitap...
Mezeler, balık, midye dolma(en sevdiğimiz)...
Buz gibi suda serinledikten sonra denize karşı kitap okumak...Dopdolu 2 günlük bir tatil!...Tadamayanlar da tatsın inşallah!