29 Kasım 2012 Perşembe

Bahçeli ev...


Şu an oturduğumuz evi çok severek aldık biz. Hatta kırmızı mutfağımı duymayan kalmadı sanırım. Duymayanları buraya alayım. Hala da çok seviyorum o ayrı ama hani şöyle ufak da olsa bir bahçe katımız olsa diyorum bir sitede.


Rüzgar çimlerde koşsa, oynasa, ben keyif yapsam, misafirlerimi ağırlasam...İnsanoğlu açgözlü  mü dersiniz bilmiyorum ama şu sıra aklımda bu düşünceler var hep. Şu anki evimiz merkezi bir semtte bir apartman dairesi. En üst kat ve asansörü yok. Rüzgarla tek başımıza, puseti de alıp bir yere gitmek çok zor. En azından asansörümüz olsaydı daha rahat hareket edebilirdik. Hadi çıktık diyelim yakınımızda şöyle yeşillikli bir park yok. Öyle bir parka gitmek için araç lazım. Halbuki ufak da olsa bir bahçemiz olsa; kapının önünde oynama şansı olur Rüzgar'ın. Gerçi siteler de genelde çok merkezi yerlerde değil ama çoğunun imkanları çok güzel. Bunlar kafamda dolaşıp duruyor.


Bir yandan evimi, mutfağımı, semtimi çok seviyorum. Bir yandan da bahçe keyfi bir yaşayabileceğim bir ev istiyorum.


19 Kasım 2012 Pazartesi

8. YIL...

Kuzumla 7. yılı devirdik, 8'e girdik bugün...Dönüp baktığımda cidden dün gibi nikah hazırlıkları, nikah, düğün, balayı...Biz 7. yılımıza bir minik kuzu ekleyerek yolumuza devam ediyoruz. Dileğim hep sağlıkla, hep mutluluk ve huzurla, hep beraber olmak!...Kutlamımızı dün yaptık. Bahaneyle saçlarımı kestirip fön çektirdim. Kim bilir kaç ay olmuştu kuaför koltuğuna oturmayalı. Sonra Rüzgar'ı annemlere bırakıp sinemaya gittik. 1 yıldır beklediğim Alacakaranlık serisinin son filmine. Çok güzeldi. Fantastik film sevenler için bence kesinlikle çok güzel bir seri. Kitapları da okumamıza rağmen film bizim için şaşırtıcıydı. Tadı damağımızda kaldı gerçekten. Sonrasında da başbaşa bir yemek yedik. Geçen sene de aynı şekilde kutlamıştık.  Daha sonra annemlerde pasta keserek günü tamamladık. Anneannesini ve dedesini hiç üzmemiş Rüzgar. Sıkılmamamış da. İnşallah böyle devam eder:) İyi haftalar...

7 Kasım 2012 Çarşamba

Yarım yaş:)

Rüzgar bugün tam tamına 6 aylık oldu:) Artık yatmaktan hoşlanmayan, oturmayı tercih eden hatta emeklemek yerine ayaklanma çalışmaları yapan bir kuzu. Yanlız kalmayı hiç sevmiyor. Eğer oyuna dalmamışsa; odadan çıktığımı görür görmez ağlama numarasına başlıyor. Döndüğüm anda da susuyor. Geçen ilk defa bir kitap için ağladı. Verdiğimiz anda sustu. Babasını arkadaşımızın oğluyla oynarken, melul melul süzdü. Kıskandı belkide:) Telefonda anneannesi ve dedesiyle konuşurken tepkiler veriyor gerçi isteği daha çok telefonu yemek:) Gezmeyi çok seviyor. Özellikle de açık havayı. Evde mızmızlık yaparken dışarı çıktığımız hiç sesi çıkmıyor köftenin:) Dışarıda merak meraklı etrafa bakarak dolaşıyor. Dişlerimiz gelmek üzere sanırım. Kabardılar ve çok kaşınıyorlar. Rüzgar'ı uyutmakta zorlanır olduk. Gece uyanmaları da sıklaştı. 

Kakada kan problemimiz devam ediyor. Benim 1,5 aylık diyetim pek bir işe yaramadı. Dr. en son 1 hafta anne sütünü keseceksin. Sadece özel mama tüketecek dedi. Önce deneyecektim sonra emziren anneler grubunda yazıştım ve bir dr.la daha görüştüm. Sonuç olarak; anne sütünü hiç kesmedi. O alerji mamasını da hiç kullanmadım. Hatta diyeti de bıraktım. Kakası hala aynı. Artık 6 aylık olduğumuz için ek gıdalara geçeceğiz. Nedense ek gıdalara geçince bu problemin de çözüleceğine dair bir inanç oluştu bende. Belki saçma ama deneyeceğim. 1,5 aydır doğru düzgün birşey yemediğim için psikolojim de etkilendi. Bakalım ek gıdalara başlayınca neler olacak? Herkese sağlıklı, mutlu günler dileriz:) 

31 Ekim 2012 Çarşamba

Peki ya ben?


Ay ay Rüzgar'ı yazıyorum ama kendimden, hissettiklerimden detaylı bahsetmedim hiç. Peki ya neredeyse 6 aylık anne Sebla? Ben hiçbir zaman çocuklarla çok içli dışlı biri olmadım. Etrafımda büyümesini yakından izlediğim, yardımcı olduğum bir çocuk da olmadı. Bu yüzden gerçekten çok tecrübesizdim. Hastanede ilk geceyi Rüzgar küvezde olduğu için kuzum ve ben yanlız geçirdik. Bu arada ben hastanede kuzumla kalmayı tercih ettim çünkü eninde sonunda üçümüz başbaşa kalacaktık. 2. gecemizde Rüzgar da bizimleydi. Bebek hemşireleri olmasına rağmen kolay değildi hakikaten. Rüzgar bas bas bağırırken altını değiştirmeye çalışmak, gazını çıkarmak vs beni iyice panik yaptı. Altını değiştirirken elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Kuzum olmasa o geceyi rahat atlatamazdım. Tamamen şahsi deneyimlerime göre konuşursam; hamilelik işin romantik kısmı. Kucağınızda bebekle başbaşa kaldığınızda yanınızda birileri de olsa zorlukları yaşamaya başlıyorsunuz. Rüzgar ilk haftalarda emip, uyuyordu. Ne gaz vardı ne kolik. Hiç unutmuyorum; "Bebek bakmak hiç de zor değil! diye geçirmiştim aklımdan. O zamanlar sadece geceleri zordu. Annemle sabah olsun da uyuyalım diye beklediğimiz oluyordu çoğu zaman. Ne zaman ki gaz başladı herşey zorlaştı. Ardından dr. Rüzgar'ın kolik olduğunu söyledi. Her akşam ağlama seansları bağıra bağıra. Ancak babası sakinleştirebiliyordu. Gerçi hala öyle:) O zamanlar devamlı 2. çocuğu asla yapmayacağım deyip duruyordum. Zaten düşünmek için çok erken ama hala 2 çocuk sahibi olabilmeyi düşünmekte zorlanıyorum. 3. ay sonunda kolik hakikaten bitti ama bu seferde reflü ve kakada kan problemimiz başladı. Datça'dan döner dönmez Rüzgar'ın ağlama krizleri tuttu yine. 1 hafta boyunca her saat neredeyse. Reflü ilaçları sayesinde atlattık onu da. Kendimi anlatayım derken yine Rüzgar'a geldi konu. Ne de olsa ayrılmaz ikiliyiz şu sıra 24 saat:) O ağlama krizleri sırasında gerçekten depresyonu yaşadım ben. Hiç bitmeyecek ömür boyu sürecek gibi gelmişti. 5. ayın sonunda rahatlayabildik diyebilirim. Sanırım ben de ancak alıştım. Rüzgar da maşallah daha sakin olunca benim de psikolojim rahatladı. Gündüzleri daha iyiyiz derken bu sefer da gece uykuları bozuldu. 2 saatte 1 kalkar olduk. Zaten bir şey bitip öbürü başlayacak. Geçenlerde Rüzgar'ı kuzuma bırakarak 2,5 saat dışarı çıktım. Kitap aldım, dolaştım, kahve içtim. Bu mola bile öyle iyi geldi ki. 24 saat annelik zor iş! Hani ebeveynlerin söylediği bir söz vardır:"Bir bakışı, gülüşü yetiyor!" diye. Hakikaten öyleymiş. Herşeye değiyormuş!:) O size tepkiler verdikçe anne-baba olduğunuzu anlıyorsunuz. Hele anne dediği zaman neler hissederim tahmin bile edemiyorum:)

15 Ekim 2012 Pazartesi

5 aylık Rüzgar


Ayın 7'sinde 5. ayımızı doldurduk. Bildiğiniz adam olduk artık. Rüzgar'a şu cümleyi kurarken buluyorum sık sık kendimi: "Sen daha 5 aydır dünyadasın!" Ana kucağından inme çalışmalarımız hızla devam ediyor. Artık yandan kafasını yere değdirmek suretiyle inmeye çalışıyor. Bir de oturmak istiyoruz hep. Tam dengeyi sağlayamıyor ama yine de illa ki oturacak. Dr.lara kalsa zamanı değil oturmasın diyorlar ama çocuk oturmak istiyor işte. Gel de oturtma kıyamet kopuyor:) Emeklemeye gelince tembel bizimkisi. Arada yüzükoyun koyuyorum çalışmalar yapsın diye ama çabuk sıkılıyor. Dayısı p.oposunun üstünde yürüme çalışmalarına başlamış, bizimkisi de öyle yapacak galiba. Dişlerimiz çok kaşınıyor. Beyazlaşmış gibi görünüyor. Bakalım yakında çıkacak sanırım. Gece uykularımız da bozuldu. 2 saatte 1 kalkıyoruz artık. Umarım geçiçi birşeydir.  Gezmeyi çok seviyor bir de bizim kuzu. Babasıyla yürüyüşe çıkıyorlar. Babası evdeyken daha huzurlu Rüzgar. Hatta bugün misafirlerin yanında gıkı çıkmadı. Başbaşayken o kadar sessiz olmuyor. Sanırım kalabalık seviyor:)

Bu arada kusmalarımız azaldı çok şükür.Daha önce bahsettiğim kakadaki kan durumuyla ilgili bir çocuk gastroenterologuna gittik. Dr. iki ilaç verdi. Her emzirmeden önce veriyorum. Kakada kana gelince 2 haftadır diyet yapıyorum: Tüm süt ürünleri, kuruyemiş, soya, susam, dana eti yasak. Diyetin bir faydası olmadı. Kan devam ediyor. Kakadan bir test yaptıracağız. Onun sonucuna göre; dr. 1 hafta anne sütünü kesip sadece mama verecek. Eğer sadece mamayla kan kesilirse bileceğiz ki anne sütündeki birşey buna sebep oluyor. Dr. son çare kolonoskopi de dedi. Allah kimseye çaresiz dert vermesin ama bu durum geçmedikçe daha da can sıkıcı olmaya başladı. İnşallah artık alerjidir de mamayla çözeriz diye umuyorum. Herkese iyi haftalar ve sağlıklı günler dileriz:)

24 Eylül 2012 Pazartesi

4,5 Aylık Rüzgar...


Anlatacak çok şey var aslında. Yazmayalı çok şey yaşadık: Ağladık, bolca güldük, dönmeyi, hafiften popo kaldırmayı başardık. Konu bebekler olunca her gün yeni bir gün ve her yeni gün "yeni" demek:) Öncelikle dönüşümüzden başlayalım. Rüzgar ilk günden beri; karnı doysun ve kenarda dursun bebeklerden olmadı. (Öyle bebek var mı? diye sormayın ben birebir birkaç tane gördüm.) Giderken emdiği ve uyuduğu için ve de çok küçük olduğu için birşey anlamamıştık yolculuktan ama bu sefer uçağa binmeden emmeyi ve uyumayı reddetti. Böyle olunca uçakta tabiri caizse kıyametleri kopardı. İşin kötüsü uçaktaki tek bebek Rüzgar'dı:) İndiğimizde herkes bize bakıyordu. "Aaa birşeyi mi var? Nasıl ağlıyordu öyle? vb. sorular sordular. Eve geldik nispeten daha iyiydi, uyudu. Odasını merakla inceledi, güldü, eğlendi. O hafta berbat geçti tam anlamıyla. Rüzgar emmek istemiyor, kucakta gezerken bile ağlıyor hatta bağırıyor. Dr. kontrolünde dr.umuz normal karşıladı bunları ve 1 aya geçecek dedi. 1 hafta sonra Rüzgar'ın kakasında kan çıktı. Dr.a gittik koşa koşa. Bu daha önce de olmuştu. Test yapılmıştı ve herhangibir bakteri ürememişti. Tekrar gayta testi yapıldı ve dr.umuz enfeksiyon var, antibiyotik kullanacağız 1 hafta dedi. Kullandık fakat hala kakada kan görüyoruz. Bu arada ağlamalar azaldı, eskisi gibi değil. Belkide hastalık, hava değişimi, evi yadırgama hepsi birleşmişti. Şimdi nette yaptığım araştırmaya göre; kakada kan besin alerjisinin sebebi de olabilirmiş. Dr.umuza benden dolayı birşey olabilir mi diye sormuştum ama net bir şekilde hayır demişti. Dr.umuz Rüzgar'a 2 aylıkken kolik teşhisi koymuştu. Şimdi düşünüyorum da belkide baştan beri sorunumuz alerji. Şimdi alternatif bir dr.a gideceğiz. Bakalım o neler söyleyecek? Bu arada ben inek sütünden yapılan tüm ürünleri kestim. Kendimce diyete başlayayım bir görelim istedim. 

3 haftadır evimizdeyiz. Rüzgar evine alıştı çok şükür. Gündüzleri genelde 3 kere 45'er dakikalık uykuları var. Geceleri de 2 gün öncesine kadar 4-5 saat uyurdu. 2 gündür 2 saatte 1 kalkıyor. Bu da haliyle çok yorucu oluyor. Kendimi başa dönmüş gibi hissediyorum ama mutlaka geçicidir ve bir sebebi vardır diye düşünüyorum. Uyumadığı zamanlarda ana kucağında ve arabada tutmaya çalışıyorum ama pek durduğu söylenemez. Kucağı daha çok tercih ediyor kendisi ki bu çok da normal olduğu için "kucağa alıştırmışsın" cümlesinin üzerinde durmuyorum;) Okuduğum birçok kitapta da ilk 6 ay bunun gayet normal olduğu belirtiliyor. Hani demiştim ya Rüzgar besle kenara koy dursun bebeklerden değil diye biraz hareketli olacağız galiba. Daha şimdiden 4,5 aydır dünyada olan kuzu kendini adam sanıyor. Göbeğini kaldıra kaldıra arabadan ana kucağından inmeye çalışıyor. Yürüyünce neler olacak bim bilir?:) Çenesinin sevilmesine bayılıyor. Kahkaha kaynağımız orası. Bir de yeni yeni yabancılama huyumuz başladı. Bugüne kadar hiç olmamıştı ama büyüdüğünden midir nedir yabancılara dudak yapıyoruz. 


Henüz ek gıdalara başlamadık. Şu kakada kan sorununu halledelim önümüzdeki ay başlayacağız inşallah. Bu konuda farklı farklı görüşler var ama bizim zaten şu aşamada başlamamız doğru olmaz gibi geliyor bana. Meğer anlatacak ne çok şey varmış:) Bu arada sen nasılsın? Alıştın mı? derseniz. İyiyim:) Arada zorlanıyorum, sabrım zorlanıyor ama iyiyim şükür. Alışmak konusuna gelince öyle birşey yok bence. Birşey alışsan hop başka birşey çıkıveriyor çünkü. Kocaman bir ŞÜKÜR diyelim en iyisi:)

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Ne zaman sabah, ne zaman akşam oluyor?


Günler su gibi geçiyor. Ne zaman sabah, ne zaman akşam oldu hiç anlamıyoruz. Saat 07.00 de güne başlıyoruz gülücüklerle. Rüzgar kendi kendine oyalanıyor yatağında. Tabiki en fazla 15 dakika. Sonra ya annem ya babam gelip, alıyorlar ve ben uyuyorum az da olsa. Genelde 1 saat sonra; "Annesi biz acıktık!" diye geliyorlar:) Emzir, zar zor uyut derken saat 10.00 dan önce kahvaltı yapamıyorum genelde. Sonra tekrar oyunlar, ağlamalar, emzirme, zar zor uyutma seansları derken öğleden sonra oluyor. Öğleden sonraları genelde uyumamayı seçiyor Rüzgar. Dedesiyle salıncakta sallanıyorlar beraber. Acıkınca emiyor. Genelde yine bir ağlama seansı oluyor. Bu ağlama seanslarının nedenini hala anlayamadım. Dişleri mi kaşınıyor? Karnı mı ağrıyor? Yoksa kolik yüzünden mi çözemedim. Bu ağlamalar beni çok zorluyor, enerjimi çok düşürüyor. Sabırla geçmesini bekliyorum.  İşin kötü tarafı burada üç kişiyiz. İstanbul'da gündüzleri tek başıma ne yapacağım bilmiyorum. Annem;" Bir düzen kurarsın kendine. Önceliğin hep Rüzgar olsun, işi gücü sonraya bırak!" diyor. Başka da şansım yok ki zaten:)

9 Ağustos 2012 Perşembe

3 aylık Rüzgar:)


Şöyle böyle derken Rüzgar 3. ayını bitirdi dünyada. O 3 aya dönüp baktığımda; ilk günleri hele ilk geceleri hiç hatırlamıyorum desem yeridir. Annem arasıra "Neydi o günler? Sabaha kadar uyanıktık!" diyor. Bense, "Aaa öyle miydi? " diye cevap veriyorum. Dur bakalım daha çok tazesiniz dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız daha yolun çook başındayız ama şimdiden çok yol katettik gibi. 40 gün değil ama 3 ay sanki bir milat gibi hakikaten. Evet hala akşamları hatta şu sıra gündüzleri ağlama seanslarımız oluyor ama adam oldu sanki bizim kuzu. Beni tanıyor gibi farklı bakıyor bana. Bir dudak yapıyor ki görmeniz lazım. E.merken ara ara durup yüzüme bakıyor, konuşuyor, gülüyor. Gülüşü dünyadaki en güzel şey...Dolu dolu gülmesi için 1 aydan fazla beklediğim için çok kıymetli bana. Günden güne beni şaşırtıyor bu köfte. Oyuncaklarına bakar, onlarla konuşur, güler oldu birkaç gündür. Bir de dün bir baktım yatakta dönmeye çalışıyor. Şaşırdım kaldım:) İnsan yavrusu çok zor büyüyor ama en büyük de mucize şu hayatta!...İyi ki varsın Rüzgar! İyi ki geldin! İyi ki seçtin bizi! 3. ayın sağlıklı ve mutlu olsun!...

27 Temmuz 2012 Cuma

Datça'dan...




                                                                         Datça...


Kargı koyu...


Kargı koyu...


Kargı Koyu...


Bahçede...

Datça...

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Rüzgar, Biz, Datça

Datça'dan merhaba:) 10 gündür Datça'dayız. İstanbul'un neminden kaçıp, Datça'nın rüzgarına sığındık:) Rüzgarla ilk uçak yolculuğumuz iyi geçti. Uçak kalkarken ve inerken emzirdim. İnşallah dönüşte de sorunsuz geliriz. Rüzgar bugün itibariyle tam 75 günlük oldu:) Zor zamanları atlattık gibi en azından şimdilik:) Artık bol bol gülüyor, sesler çıkarıyor, konuşuyor bizimle. Datça'nın havası sayesinde gündüz uykuları da uzadı biraz. Gece uykusuna geçerken biraz sıkıntımız oluyor. O da inşallah yakında geçecek diye umuyoruz. Burada her ne kadar annemlerle beraber olsak da arada çekirdek aile olarak da takılıyoruz:) Bebekle tatil o kadar da korkulacak birşey değilmiş:) Birimiz bakıyor, birimiz denize giriyor:) Rüzgar şimdiden Datça'da koy koy geziyor. Biz de seneye şunu yapar, buraya gideriz diye planlar yapıyoruz. Bizden şimdilik bu kadar:)

25 Haziran 2012 Pazartesi

40'ımız da çıktı:)


Geçen hafta cumatesi günü 40 ımızı çıkardık:) Değişen ne derseniz? Çok fazla bir değişiklik yok aslında. Zaten birçok kişinin söylediği ve kitaplarda da okuduğum kadarıyla 3 aymış bebeğin bir düzene girmesi, anne karnında olmadığını anlaması vs. Rüzgar çok şükür çok huysuz, problemli bir bebek değil. Bir gün bakıyorsanuz gece rahat rahat uyuyoruz. Bazen de saat başı kalkıyoruz. Bazen gündüzleri uyuyor, rahat oluyor. Bazen de uyumuyor, huysuz oluyor. Henüz bir rutinimiz yok yani. Bugün itibari ile 49 günlük olduk. Ne zamandır şöyle doldu dolu gülsün diye gözünün içine bakıyorum Rüzgar'ın. Ne mutlu ki 2 gündür söylediklerime tepki vermeye, gülmeye başladı. İşte ben de o zaman anne olduğumu daha bir anladım sanki. Binlerce şükür! Dün 40 mevlüdümüzü yaptık. Şeker olarak yukarıda gördüğünüz kutularda akide şekeri ve lokum hazırladık. Yanında da benim yaptığım kuzu, yıldız, yelken ve çocuk figürlü kurabiyeler ikram ettik. 
Hepinizi öper, iyi haftalar dileriz;)

4 Haziran 2012 Pazartesi

4 haftalık biz:)


Bugün 4 haftalık oldu Rüzgar:) Nasıl geçti diye sorsanız? Hiç anlamadım. Gün nasıl başlıyor, nasıl bitiyor bilmiyorum. Emzir, gaz çıkar, altını değiştir, uyursa uyut sonra yine aynı işlemler. Gün bu şekilde geçiyor. İlk 2 hafta gündüz güzel güzel uyuyordu. Şimdi gece uykuları fena değil ama gündüz bazen 4 saat uyumuyor. Tam emerken uyuya kaldı yatırayım diyorum kafası yatağa değer değmez başlıyor ağlamaya. Bir de kucakta uyuyacak illa ki. Omzuma dayıyor kafasını anne karnı pozisyonu alıyor ve dalıyor uykuya. Bazen karnı tok, altı temiz ve gazı yoksa etrafı izliyor, bir yere yatırdığımda birkaç dakika takılıyor kendi kendine ama birkaç dakika:) Artık yavaş yavaş bizi dinliyor konuştuğumuzda. Altını açtığımızda kıyamet kopuyor! İnanılmaz bir ağlama krizi başlıyor. Altını kapattığımızda birden kesiliyor. Nedenini çözemedik. Umutla geçeceğini düşünüyoruz. Kimileri bu gazın, düzensiz uykuların, ağalama hallerinin 40 çıktığında geçeceğini söylüyor. Kimileri de 3 ay sürer diyor. 1 ayımız bitti en azından diye avunuyorum ben de. Uykusuzluk zormuş ama Allah dayanma gücü de veriyormuş gerçekten bir şekilde. Gerçi biz daha yolun başındayız belki daha zor günlerimiz olacak. Lohusa sendromuna gelince; evet ilk günler cidden zor. Nasıl yapacağım? Ne yapacağım? diye soruyor insan kendine. Uykusuzluk yorgunlukla birleşiyor. Hayat değişiyor. Herşey tepe taklak oluyor sanki. Eşlere çok iş düşüyor diye düşünüyorum. Özellikle manevi destek konusunda. Eşlerin hassasiyeti anlamaları ve anlayışlı olmaları gerekiyor. Bir de yardımcı olurlarsa ne mutlu bize:) Sendroma sokacak olansa bana göre etrafta devamlı konuşan , herşeye karışmaya çalışan, 40 ı çıkmadan daha ilk haftada eve gelen, gelmek isteyen insanlar. Ne olur artık bazı şeyleri aşalım anneyi ve bebeği biraz rahat bırakalım! Belki iyi niyetli insanlar ama iyi niyetle karşı tarafa zarar verebiliyorlar. Bizdeki durum budur:) Ayın 7'sinde doktor kontrolümüz var. Bakalım Dr. Amca bize neler söyleyecek? İyi haftalar dileriz:)







28 Mayıs 2012 Pazartesi

Doğum Hikayemiz:)

Biz bugün itibariyle 21 günlüğüz:) Doğum hikayemizi merak edenler için son yazım Taze Anne'de... İyi haftalar diler, öperiz;)

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Rüzgar rüzgar gibi geldi:)


07.05.2012 12.00 de Rüzgar dünyaya geldi. Ani bir şekilde sezeryanla doğum yaptım. Çok şükür herşey yolunda. 1 haftalık olduk bugün biz:) Detayları ve doğum hikayemi yakında paylaşacağım. Bol uyku dileyin bize;)

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Hoşgeldin Mayıs:)


30 Nisan babamın doğumgünü itibariyle hareketli günler başlar bizde. 7 Mayıs annemlerin evlilik yıldönümü. 9 Mayıs benim doğumgünüm sonra anneler günü. Bol kutlamalı, bol yemekli, bol pastalı bir ay. Hem de baharın en güzel ayı. Kendim bildim bileli çok sevdim Mayısı. Bu sene Mayıs daha da özel bizim için. Rüzgar da doğmak için Mayıs ayını seçti. Mayıs daha da bir anlam kazandı bizim için. Kuzumla, dayısı senin doğumgününde gelsin deseler de ben kendine özgü olsun istiyorum doğdugü gün. Bugün 38 haftayı devirdik. Bakalım ne zaman gelecek Rüzgar? Her an beklemedeyiz artık:)

27 Nisan 2012 Cuma

Mutlu hafta sonları:)


Herkese mutlu hafta sonları dileriz:) Taze Anne'deki son yazımı okumak isterseniz buyrun:)

20 Nisan 2012 Cuma

Rüzgar gelmeden:)

36 haftalık bizden merhaba:) Artık son haftalara girdiğimiz için bir telaş halindeyiz. Odamız hazır, hastane çantalarımız hazır. Park yatağımız hazır. En son yazlık-kışlık işini de hallettikten sonra evde de pek yapılacak birşey kalmadı. En son aldığımız kıyafetleri yıkadık. Onları ütüleyeceğiz. Bir de çikolatalarımızı alıp, paketlemek kaldı. Hazır olsun onları da paylaşacağım sizinle. Şimdi düşünüyorum da 36 hafta nasıl geçti böyle çabucak? Artık iyice ağırlaştım. Azcık ayakta kalayım, ayaklarım acıyor ve akşamları çok şişiyor. Tuzlu yememeye çalışıyorum ama pek faydası olmuyor. Biraz önce bilgisayarda hamilelik hallerimden oluşan bir albüm yapayım dedim. O ilk aylardaki halimden eser kalmamış; yüzüm şişmiş, bir tuhaf olmuşum sanki. Artık son haftalarda normal belkide.


Şu sıra en sık kurduğum cümleler; Rüzgar gelmeden ile başlıyor. Yine böyle bir düşünceyle geçen hafta havalı bulutlu olmasına rağmen; kahvaltı için Rumeli Hisar'ında aldık soluğu. Ne olur ne olmaz belki bir süre gelemeyiz dedik. Bizim mekan olarak tercihimiz: Antik Laterna. Uzun süredir gittiğimiz bir yer. İlk gittiğimde; mekanın önündeki teknede balık ekmek yapıyorlardı. Balık ekmeğini, çiğ böreğini ve kahvaltısını tavsiye ederim. 


Rumeli Hisarı boğazda en sevdiğim yerlerden biri. Rüzgar gelsin, biraz büyüsün. Niyetimiz onunla da bol bol gezmek. Nasıl bir çocuk olacak bilmiyorum ama ben gezmeyi sevmesini diliyorum. 
Herkese mutlu hafta sonları!...



13 Nisan 2012 Cuma

Mutlu Hafta Sonları:)


Rüzgar'ın içime sığmadığı günler yaşıyorum şu sıra. Bir yandan ittirirken öbür yandan da sıkıştırıyor. Babasına daha çok tepki veriyor doğruya doğru. Kuzum işten gelince başlıyor onunla konuşmaya, oynamaya. O da coşkulu tepkiler veriyor. Daha anne karnında bile oynayabiliyor demek ki bebek. Birebir şahidim buna:) Onları izlemek çok keyif veriyor bana. Tek başına bir mutluluk kaynağı. Bu sabaha karşı öyle güzel bir rüya gördüm ki Rüzgar gelsin istedim bir an evvel:) Zaten her an gelebilir korkusu da sardı beni. Dua ediyorum hep sağlıkla gelsin diye ama tercihim normal doğumdan yana. Dr.umuzun söylediğine göre herşey normal şükür. Bakalım nasıl nasip olacak? Hep diyorum ya tatlıyı çok seven ben hamilelikte daha da bir düşkün oldum. Elimden geldiğince hazır ürünleri tüketmemeye çalışıyorum. Pekmezli, tam buğdaylı kekler-kurabiyeler yapmaya çalışıyorum. Dün daha önce de tarifini yayınladığım havuçlu keki yarı şeker-yarı pekmez ve yarı beyaz un-yarı tam buğday unu ile yaptım. Tavsiye ederim. Çok leziz oldu hem de bir nebze olsa da hafif;) Mutlu hafta sonları diliyorum herkese!...

10 Nisan 2012 Salı

35. haftada biz:)

Yarın 35. haftayı bitiriyoruz:) Herşey çok şükür iyi gidiyor. Birçok şeyimiz hazır sayılır. Odamız hazır, park yatağımız hazır. Hastane çantamızda birkaç eksik var. Kıyafetlerimizi yıkadık, ütüledik ve yerleştirdik. Evi de bir yandan Rüzgar'ın gelişine hazırlıyoruz. Perdeler, tüller yıkandı. Koltuk kılıfları yıkandı. Mutfak dolapları temizlendi. Bir tek yazlık-kışlık kaldırma işimiz var. Onu da haftaya hallettik mi bekleme moduna geçeceğiz.  Dr.umuza 15 günde 1 gitmeye başladık. Hala doğum ile ilgili birşey konuşmadık ama herşey normal şu anda. Bu da bu haftaki Taze Anne yazımız. İyi haftalar diler, öperiz;) 

2 Nisan 2012 Pazartesi

İyi haftalar:)

İyi, sağlıklı ve mutlu bir hafta dileyerek Taze Anne'deki son yazımı paylaşmak istiyorum. Keyfiniz bol olsun;)

23 Mart 2012 Cuma

Mutlu hafta sonları:)


Biz 32 haftalık olduk:) Herşey yolunda çok şükür. Hazırlıklarımız tam gaz devam ediyor. Şaka gibi ama gerçekten az kaldı. Mutlu hafta sonları dileyip, öpüyoruz sizi;)

21 Mart 2012 Çarşamba

Süpriz:)



Taaa ben Rüzgar'ın gelişini yazdığımda bloga; Semra lohusa tacını ben yapmak istiyorum demişti. Hem çok şaşırmıştım hem de çok mutlu olmuştum. Blog camiası bana birçok kez gösterdi ki; yüzünü görmediğin insanlarla özel bir bağ olabiliyor aranda. Semra bizi çok ama çok mutlu ettin. Hep ne desem az gelecek gibi geliyor:) Bu özel ve güzel el emeği hediyeler oğlumuzun odasını renklendirip, şenlendirecek:)




Lohusa taçlarımın ikisi de çok güzel. Çeşit çeşit kullanacağım:) Dur şunu da takayım diyeceğim:) İyi ki varsın Semra! Tekrar tekrar teşekkürler:) Hepimizin çevresinde böyle günümüzü aydınlatan, bizi mutlu eden insanlar olsun her daim;) 

15 Mart 2012 Perşembe

15.03.2012

15 Mart 2012 Perşembe bugün günlerden…Bu kış sert geçti sanki İstanbul’da. Biz havanın ısınmasını beklerken yine kar yağıyor İstanbul’da. 31 haftayı devirdik seninle Rüzgar. Az kaldı kavuşmamıza. Sen de benim gibi bahar çocuğu olacaksın inşallah. Büyük ihtimalle de aynı burçtan olacağız. Birer boğa homur homur dolaşırız artık evde. Baban da bir kova olarak ne yapar bilemiyorum çünkü astroloji boğayla kova anlaşamaz diyor. Biz bir yol bulduk bunca senedir. Bakma sen onlara:) Burçlara körü körüne inanmam ama doğruluk payının olduğunu da düşünüyorum açıkcası. Okuduğum kadarıyla Boğa çocukları yumuşak, neşeli ve istikrarlı oluyorlarmış. Bakalım sen nasıl olacaksın? Geleceğini öğrendiğimizden beri hep aynı dileği tekrarlayıp duruyorum; huzurlu ve mutlu bir çocuk ol! Bir de herkesin iyi yönleri al;) Sağlıkla ve mutlulukla gel inşallah!  Şimdi fırından çıkan miss gibi damla çikolatalı keki yeme zamanı:)

12 Mart 2012 Pazartesi

Sebla'nın Dükkanı'ndan tam buğdaylı tatlı ve tuzlu kurabiyeler

Sevgili Hülya, çok sevdiği dostları için benden yine kurabiye yapmamı istedi. Kendisi sağlıklı yaşamaya çalışanlardan. Eşiyle tuzu ve şekeri kulanmamaya çalışıyorlar. Bu yüzden dostları için de tam buğdaylı ve pekmezli kurabiyeler tercih etti. 



Tam buğdaylı-pekmezli fıstıklı, kakaolu, kayısılı, incirli kurabiyeler


Tam buğdaylı peynirli-otlu kurabiyeler

Sebla'nın Dükkanı Rüzgar gelene kadar kurabiye ve kek vb ürünler için çalışmaya devam ediyor ama pasta yapımına şimdilik mola verdim. İnşallah Rüzgar geldikten sonra daha hareketli, daha profesyonel bir şekilde çalışmaya devam edeceğim:) İyi haftalar dilerim;)

9 Mart 2012 Cuma

Rüzgar'ın yastığı:)


Cırtlak Pepe'yi bilmeyen, duymayan kalmamıştır herhalde. Ayça çok ama çok güzel ama en önemlisi çok farklı ve özgün yastıklar yapıyor. Kişiye, isme özel yastıklar. Ne zamandır takip ediyorum kendisini hatta Rüzgar'a yastık istesem mi diye aklımdan geçmişti. Oğlumuzun güzel ve ince teyzesi, çoook eski arkadaşım Gülşen bize bir süpriz yapmış ve bu güzelliği yaptırmış Rüzgar'a. Çok şaşırdım ve çok mutlu oldum:) Rüzgar'ın pufunun üstünde yerini alacak oda yerleşince. Gülşencim tekrar tekrar teşekkür ediyoruz. Rüzgar'a emeğin şimdiden çok fazla;) Siz de böyle bir yastık sahibi olmak isterseniz buyrun buraya. Mutlu haftasonları herkese:)

6 Mart 2012 Salı

30'a 1 kala:)


30'a 1 var bugün. 30. hafta deyince bir irkiliyor insan. Şunun şu sırasında 10 hafta kalmış. Az gibi sanki:) Çok şükür iyiyiz, herşey yolunda. Benim kilolar aldı başını gitti gerçi. 15 kg aldım ki son aylarda daha hızlı alınıyor diyor herkes. Dr.um kilom konusunda yorum yapmıyor hiç. Boyum var diye ya da başedemiyor mu artık bilmiyorum:) Artık ağırlaştık iyice malum. Hareketler biraz daha kısıtlanıyor ister istemez. Yatarken bir taraftan, bir tarafa dönmek zorlaştı. Yürüyüşüm de penguenlere benzemeye başladı:) 


Bu arada bir sürü işimizi hallettik. Alışverişimizi yaptık. Birçok şeyimizi Eminönü Havuzlu Han'dan aldık. Ben ilk defa gittim ve şaşırdım doğrusu. Anne için gecelikten, emzirme s.ütyenine, ateş ölçerden, g.öğüs pompasına herşey var. Bebek için de hastane çıkışından emziğe, şampuandan havluya bütün ürünler mevcut. Fiyatları da piyasaya göre daha uygun. Nakitte de bayağa indirim yapıyorlar. Biz hastane çıkışı olarak yukarıdaki takımı seçtik. Kırmızı-lacivert-beyaz favorimiz. Ben de bu takıma uygun bir gecelik aldım kendime. 


Odamızı Modoko'dan Mutlu Bebe'den aldık. Bütün mağazaları dolaştık. Ürünler aşağı yukarı aynı zaten. En uygu fiyatı buradan aldık. Beyaz bir dolabımız var mavi perdeli. Bir de büyeyen yataklardan. Odamızın küçük olduğunu daha önce de söylemiştim. O yüzden şifonyere yer kalmadı ama bu kadar eşya da şimdilik fazlasıyla yeter diye düşünüyorum. 2 tane raf astık duvarlara. Yatağı ve uyku setini de mobilyacımız verdi. Oda için genel olarak hava ile ilgili şeyler seçtik. Paraşütlü bir uyku seti, uçaktan çekmece kulpları bir de uçak şeklinde avize:)


İsimliğimizi de mobilyacımızdan rica ettim ben. Hem hastanede hem de evde kullanırız diye düşündüm. O da çok içime sindi. Maşallah diyeyim:) Odamızın eşyaları havalanırken; biz de yıkama-ütüleme işlerine başladık. Hastane çantamız da bu hafta hazır olacak inşallah. Bizden haberler böyle işte:) 


9 Şubat 2012 Perşembe

Elvin Maya'nın 1 yaş pastası ve kurabiyeleri

Zevkle, mutlulukla çalıştığım bir pasta daha...Taze Anne'nin sahibesi sevgili Perizad'ın güzel kızı Elvin Maya'nın 1. yaşının kutlaması için. Perizad ne zamandır söylüyordu; Elvin'in pastasını senin yapmanı istiyorum diye. Perizad ve eşi bol muzlu bir pasta istediler. Elvin doğumgününde tütü giyeceği için de puantiyeli tütüsüyle oturan bir kız yaptım. Puantiye ve fiyonkları da serptim üstüne.


Kurabiyeler de konsepte uygun olarak fiyonklu ve puantiyeliydi. Tarçın ve toz fındıkla lezzetlendirdim.

Güzel Elvin Maya'ya uzun, sağlıklı, mutlu bir ömür diliyorum. Hep gülsün, güldürsün!...

6 Şubat 2012 Pazartesi

1 Şubat 2012 Çarşamba

Ağva Beyaz Ev'den süpriz!

Sevgili  Rengin'in arkadaşı Aslı ile açtıkları Ağva Beyaz Ev'den daha önce bahsetmiştim sizlere. Yorumlardan okuduğum kadarıyla da herkes çok beğenmişti. Sevgili Rengin ve Aslı bize çok güzel bir süpriz hazırladılar. 14 Şubat günü yapacakları bir çekilişle 1 çifte 1 gece konaklama hediye ediyorlar. Fırsat bu fırsat katılın, şansınızı deneyin;) Katılım için buraya:) İyi şanslar:)

31 Ocak 2012 Salı

Nice yaşlara kuzum:)


Cumartesi günü kuzumun doğumgünüydü. O'nu uzun uzun uyutarak pastasını yaptım. Poğaça pişirdim ve kahvaltı hazırladım. Kuzum poğaçaları görünce çok sevindi. Normalde misafir dışında pek hamur işi pişirmiyorum evde. Pazar kahvaltılarında genelde simit, yumurtalı ekmek veya tam buğday unundan krep yapıyorum. Bu arada poğaçanın bir kısmı tam buğday bir kısmı beyaz undandı.


Bir gün önceden, bir önceki yazıda bahsettiğim Efes Pilsen pasta siparişim olduğu için kuzum kendisine pasta yapmayacağımı sanıyordu galiba. Dolabı açıp da pastasını gösterince çok şaşırdı:) Kuzumun pastası da herzamanki gibi ganaj pastaydı:) 2012'ye dair umudumuz ve hayalimiz çok. Biliyorum ki bu yıl senin yılın olacak kuzum;) Tekrar nice yaşlara hep sağlıklı ve mutlu:)


30 Ocak 2012 Pazartesi

Efes Pilsen Pasta


Herkese iyi haftalar:) Geceden beri devam eden kar sayesinde bembeyaz bir güne uyandık bugün. Evde olanlar için manzara çok güzel ama işe gidenlere kolaylıklar diliyorum. Geçen hafta çarşamba itibariyle 24. haftamızı bitirip 6 aylık olduk:) Pasta yapmaya devam ediyorum. Bir 1 ay kadar daha da edebilirim diye düşünüyorum. Sadece uzun süre ayakta kalmak yorucu oluyor. Son yaptığım pasta Banu Hanım'ın arkadaşı için istediği bira şişesi şeklinde pasta. İçi bol çikolalatalı. Mutlu ve sağlıklı yaşlar diliyorum.

23 Ocak 2012 Pazartesi

Bizden haberler:)

23 haftalık olduk biz. Bu çarşamba 24.ü bitireceğiz yani 6 aylık olacağız. Zaman hakikaten su gibi geçiyor, karnım gitgide büyüyor:) Bu perşembe dr. kontrolümüz ve şeker yüklememiz var. İnşallah iyi çıkar sonucu. Korkuyorum doğrusu. Şu anda 8kg almış gözüküyorum. 2 kg  fazlam varmış. Aslında bu normal. Niye? derseniz sağlıklı besleniyorum, yemem gereken şeylere dikkat ediyorum ama tatlı konusunda zaafım var. Evde kendim pekmezli ve tam buğdaylı kek ve kurabiyeler yapıyorum ama pek sınırım yok. Günde 3 kurabiye ve 3 dilim kek yediğim oluyor. Arada sarelle kaşıklıyorum. Yani sınırım yok dediğim bu. Ee böyle yerken de fazla kg.um olması normal sanırım:) Basen ve karın çevrem ciddi derecede genişlemiş durumda. Sağlık olarak iyiyiz ama şükür. Haftasonu küçük odamızı boşalttık. Mobilya siparişimizi verdik. Oda küçük olduğu için sadece karyola ve dolap aldık. Dolabımızın üst kısmı pencereli. Yatağımız da büyüyen modellerden. Beyaz ve klasik bir model seçtik. Konsept olarak da uçak, bulut, güneş, ay figürlü bir tema düşündük. İsmimize uygun:) Odayı boşaltırken ben pek birşey kaldırmadım ama uzun süre ayakta kaldığım için sanırım belim 3 gündür fena. Bugün biraz daha iyi gibi. Bizden haberler böyle:) İyi haftalar diliyoruz:) Öpüyoruz;)

17 Ocak 2012 Salı

Özlem'den hediyeler:)


Özlem'in hediye çekilişine katılmayan kaldı mı? Sayfasını ve yaptığı sayfa tasarımlarını çoğunuz biliyorsunuzdur. Şimdi çekilişle 3 kişiye banner ve badge hediye ediyor:) Buyrun buraya:) 

Bugün ona en sevdiğim şarkıyı söyledim “penceremin perdesini …"

Taze Anne'de son yazım...

12 Ocak 2012 Perşembe

Alışveriş konusu


Malum artık 5 aylığız ya yavaş yavaş başladık alışverişe. Bebeğiniz için alışveriş yapmak çok farklı. Çoğu zaman kaç aylık sorusuna; cevap olarak karnımı gösterirken buluyorum kendimi:) Keyifli ama karmaşık da bir süreç bu. Uzun mu olur tombik mi olur, normal mi olur bilemediğimiz için genelde büyük düşünerek alıyoruz kıyafetleri. Öyle çok kıyafet de almaya niyetlenmedik açıkcası. Zaruri ihtiyaçları halletmeye çalışıyoruz diyelim. Farklı boyutlarda kısa kollu, uzun kollu bodyler, bir tulum, bir ayakkabı (Bunu bayağa büyük almışız ama itiraf edelim.) aldık sadece. Şimdiden bir sürü de hediyesi geldi oğlumuzun. Bereketli olacak bu çocuk diyip, duruyorum. Maşallah! Zaten herkesin söylediği bir şey var ki; çok fazla şey alma, giydiremeyebilirsin ayrıca hediye de gelecek diyorlar. Kıyafet kısmı yine işin kolay tarafı gibi. Bebek odası, arabası, park yatağı, şu busu derken liste gitgide uzuyor. Hafta sonu ilk defa bebek odası bakmaya çıktık. Genel olarak benzer aslında modeller. Malzemeler de aynı gibi. Sadece gerçek ahşap olanların fiyatları daha yüksek. Bizim odamız küçük olduğu için mecburen bir dolap ve karyola koyabileceğiz. Tercihimiz beyazdan yana. Kulp  ve stickerlarla canlandırmayı düşünüyoruz mobilyaları. Daha perdesi, halısı var. Onlardan da önce odadaki eşyalar çıkartılıp, badana yapılacak. Çok ağırlaşmadan işlerimizi yavaş yavaş halledelim diyoruz. Bir de hazırlıklar sırasında çok keyifli paylaşımlar da oluyor ki bunu da özellikle burada belirtmek istiyorum. Bir dostum ben sana ana kucağını veririm, boşuna alma dedi. Bir başka dostumuz bir eşyalara bakalım, neler verebiliriz acaba dedi. Bebeğin gelişi çok masraflı olduğu için bu paylaşımların anne-babanın işini çok kolaylaştıracağını düşünüyorum. Biz de aldığımız ve ileride ihtiyaç duymayacağımız eşyalarımızı bu şekilde paylaşımdan yanayız. Tüm anne-baba adaylarına keyifli hazırlıklar diliyorum. 



9 Ocak 2012 Pazartesi

Beyaz Ev



Haftasonları büyük şehirden kaçmak, bir nefes almak ve ruhumuzu dinlendirmek isteriz ya; tam da buna uygun harika bir yer var. Daha tazecik, tertemiz, nefis bir mekan: Beyaz Ev! Sevgili Rengin ve arkadaşı Aslı'nın aylardır binbir emekle hazırlıkladıkları Beyaz Ev, Ağva'da nehir kenarında, sıcacık bir yer. Hem konaklama hem de lezzet konusunda iddialılar. Gidilesi, görülesi bir yer. Benden söylemesi;) 



6 Ocak 2012 Cuma

Mutlu hafta sonları:)


Hafta sonunuz sağlıklı, mutlu, bol keyifli olsun! Biz bu hafta sonu mobilya bakmaya gidiyoruz:) Artık hazırlıklara başlamalı yavaştan. Malum göbek büyüyor:)

5 Ocak 2012 Perşembe

3 Ocak 2012 Salı

Yılbaşı

Ankara'dan nefis boşnak börekleri, Ağva'dan sevgili Rengin'den oğlumuz adına boyanmış çok güzel bir taş, sürpriz bir kargodan çıkan sıcacık bir kart ve kıpkırmızı bir çorap, Almanya'dan gelen yarı almanca yarı Türkçe bir kart kuzenden, yine süpriz paketlerden oğlumuza ve bize hediyeler ve dostlar yine Ankara'dan, uzaktaki kardeşin yanıbaşında, sana sevgi dolu bakan bir çift göz...İşte böyleydi yılbaşı en büyük mutluluklarlar:) 2012 çok güzel olacak herkes için biliyorum!...