28 Mart 2008 Cuma

Seyreyle...

2 hafta önce uzun zamandır en çok zevk aldığım oyunlardan birini izledim. İstanbul Şehir Tiyatrolarının sahnelediği "KİM KİMİ KİMİNLE?" Oyun, üç çiftin arasında geçen tuhaf olayları anlatan bir durum komedisi. Yanlış anlaşılmalar, aldatmacalar, sadakat, sevgi...Günlük hayattaki her durum ve de duygu oyunda işleniyor. Oyuncular kesinlikle çok iyi: Nejat Birecik, Perihan Savaş, Senan Kara, Burak Davutoğlu, Hikmet Körmükçü, Bora Seçkin. Çoğu tanıdığımız oyuncular. Bu arada Perihan Savaş hem çok iyi bir oyuncu hem de çok güzel bir bayan. (Söylemeden geçemedim) Ama beni en çok etkileyen Hikmet Körmükçü oldu. Özellikle oyun bittikten sonraki dans gösterisi harikaydı. Kısacası mutlaka izleyin bu oyunu!
Evde dvd keyfinde ise geçen hafta "Şimdi Ya da Asla" ve "Altın Pusula" filmleri vardı. İkisi de güzeldi ama ben fantastik kurgu olan Altın Pusula yı daha çok beğendim. Belki daha çok çocuklara göre bir film gibi görünebilir ama büyüklerin de gayet zevkle izleyeceği bir film. Oyuncuların arasında Nicole Kidman var. Bu kadına kesinlikle kötü kadın rolü çok yakışıyor. Rolünü gayet başarılı bir şekilde oynuyor bence.
Şimdi Ya da Asla ise duygusal hatta dramatik bir film diyebiliriz. Konu: Hayatlarının son aylarında yapamadıklarını yapmaya çalışan iki insanın hikayesi. Oyuncular: Jack Nicholson ve Morgan Freeman. İkisi de tek kelimeyle süperler. Ama film çok sürükleyici gibi gelmedi bana. Biraz sıkıldım doğrusu. Ama tercih sizin tabiki...Hepimize iyi haftalar!...

Fotoğraflar:Mynet

24 Mart 2008 Pazartesi

YE # 32 ÇORBALAR - ERZİNCAN ÇORBASI


Ye etkinliklerinin 32. sinde bu ay sıra. Ev sahibemiz taze anne sevgili Lama, konumuz ise çorbalar...Baharın etkisini iyiden iyiye hissettiğimiz bugünlerde çorbaların keyfini çıkarmak için az vaktimiz kaldı. Sevgili Lama sayesinde çorba kültürümüz artacak, yeni yeni tarifler öğreneceğiz. Kolay gelsin Lama! Gelelim tarifimize; ben yıllardır evimizde pişen annemin klasik yemeklerinden birini paylaşacağım sizlerle: Erzincan çorbası.

Malzemeler:

1 büyük kuru soğan

250 gr. kıyma

Biraz un

Zeytinyağı

1 kase erişte

1,5 lt kaynamış su (Koyuluğunu istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz.)

Nane-kimyon-kekik-tuz-karabiber

Çok az salça

Yoğurt

Yapılışı: Kıymayı, unu ve baharatları yoğurup, top top köfteler yapın. Zeytinyağıyla soğanları kavurun sonra salçayı ekleyin. Biraz daha kavurduktan sonra kaynamış suyunuzu koyun. Su biraz fokurdayınca köfteleri ve erişteyi ekleyin. Köfteler pişene kadar kaynatın. Servis yaparken üstüne nane ve yoğurt koyabilirsiniz. Afiyet olsun!...

21 Mart 2008 Cuma

A,B,C....

Zarifecim sobelemiş beni:)) Çok da eğlenceli bir konu: Alfabe:) Hemen başlıyorum:

A- Annem, kardeşim

B- Bitanem:)

C- Cecece amcam:)

Ç- Çocuk:)

D- Deniz...

E- Elbise:) Eskiden pek sevmezdim. Şimdi gözüm hep elbiselerde:)

F- Bak işte yaklaşıyor FIRTINA...

G- Güldoş:)

Ğ- İlkokuldayken o sesi zorla çıkarmaya çalıştığımız geldi aklıma:)

H- Hatırla Sevgili (Bazı sahneleri izlerken içim burkuluyor...)

I- Islık:)

İ- İstanbul...

J- Jale (Alakasız..)

K- Kuzum, kitap...

L- Lale, Leylak...

M- Malatya (Babamın ve kuzumun memleketi:)

N- Annemin ismi:)

O- Ordu

P- Pastaaaa:)

R- Romaaa (Gitmeyi çok istiyorum:))

S- Ben:)

Ş- Şakşukaaa:)

T- Babam:) ve Tatlı:)

U- Uçak (En kısa zamanda yine güzel yerlere uçarım inşallah:)

Ü- Üsküdar:)

V- Van, Votka (Alakasız oldu yine:)

Y- Yetişmek:) (Genelde bir yerlere yetişmeye çalışırken buluyorum kendimi:)

Z- Zoorr, zor kadere emanettim seni! (Nev in şarkısı)

Hiç de kolay değilmiş:) Lola, Anemon, Burçak, Asya, Sessiz Balık sıra sizde:)) Hepinize mutlu haftasonları!

18 Mart 2008 Salı

KUNTA KİNTE

İstanbul yağmurlu bugün...Biraz da soğuk. Trafik deseniz yeni yeni düzeliyor. Ofis karanlık. Yazma isteği yok! Çalışma isteği hiç yok! Evde olsaydık da güzel bir çay demleyip, seyre dalsaydık günü...Çayınızın yanında hafif ıslak bir keke hayır demezdiniz değil mi? O zaman afiyet olsun!...Tarif Portakal Ağacı'na ait. Tarif için sevgili Hatice Hanıma çok teşekkürler.

Bugün 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü! Huzur içinde, nur içinde yatın!...

12 Mart 2008 Çarşamba

WAFFLE

Waffle ailecek çok sevdiğimiz bir tattır. Ben waffle ile kuzum sayesinde tanıştım. İlk defa Bebek'teki Abbas'da yedim. Daha da güzel yapanını görmedim açıkcası. Canınız waffle çektiğinde kesinlikle Abbas'a gitmenizi tavsiye ederim.Belki hatırlarsınız daha önce Almanya'dan waffle makinası aldığımızı yazmıştım. Kuzum waffle ı çok sevince, evde de yapalım diye düşündük. İlk denememizi yine Almanya'dan aldığımız hazır waffle karışımı ile yapmıştık. Adeta bir gurme olan kuzum: "Hımm, aynı Abbas'ınki gibi oldu!" demişti. Hatta waffle ı kendisi yapmıştı. Bu iş benim işim diyerek:)) Daha sonra ben de klasik akıtma tarifimin içine vanilin ve şeker katarak kendim bir waffle karışımı hazırladım. O da gayet başarılı oldu.

Malzemeler:
Aldığı kadar un
Aldığı kadar süt
1 yumurta
1 yemek kaşığı şeker
Yarım paket vanilin
Zeytinyağı

Yapılışı:Yumurtayı bir kapta çırpın, içine süt (ben yağsız süt kullanıyorum) ve unu ekleyip, çırpın. Şeker ve vanilini de ekleyin. Karışımınız ne sıvı ne de koyu olsun. Waffle veya tost makinanızın her iki tarafını da iyice yağlayın. Makinanız ısınınca 1 kepçe karışım dökün. Altı hafif pişinceye kadar kapağı kapatmayın. Karışım hafif pişince kapağı kapatın. Üstünün de pişmesini sağlayın. İyice kızarınca pişmiş demektir. Nutella, fındık ezmesi ve çeşitli meyvelerle servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun:)

7 Mart 2008 Cuma

Akşam üstü hayali bu ya...

Pencereyi açtığımda masmavi denizi görüyorum. Uçsuz, buçaksız...Tepelerde tek tük evler. Sahilde küçük bir marina. Hava ılık...Hafiften bir rüzgar, yüzümü yalayan...Burnumda denizin kokusuna eklenen tertemiz çamaşır kokusu...Çiçekleri de unutmamak lazım. Çamaşırlara inat rengarekler...Kırmızı, mor, sarı, pembe...Limon ve nar ağaçlarını söylemeden geçemem. Dalından koparılmış taze limon gibisi var mıdır? Aaa su kaynamıştır, çayı demlemek lazım. Yavaş yavaş sofrayı da hazırlasam iyi olacak. Şu çiçekli kırmızı örtüyü mü sersem acaba? Evet, evet kırmızılı takımlarla iyi olur. Bahçeden birkaç domates-salatalık da koparayım. Yanına bol limonlu maydanoz ve biber. Tenekeden zeytin. Üstüne zeytinyağı, acı biber, kekik. Sonra peynir, kaşar. Ekmek de kızartayım. Tereyağı ve balla iyi olur. Kek pişmiş. Akıtmaya başlayayım artık. Simitleri de gelirken alacaklardı. Akşam üstü çayımız için herşey tamam sanırım. Bir tek sevdiklerim eksik. Onlar gelince bu tablo tamamlanacak. Akşama da mangal mı yapsak acaba?...

5 Mart 2008 Çarşamba

İçiniz açılsın:)

Ben baharı getirdim kendime. Kar da yağsa, hava da soğusa bahar geldi benim için. İçim kıpır kıpır, gözüm cıvıl cıvıl renklerde. Bugün kabanımdan da kurtuldum:) Eeee 3,5 kilo da vermişim:) Baharın gelişi için daha başka belirtiye ihtiyaç var mı? Sizin de içiniz açılsın, bahar size de gelsin diye evinizi canlandıracak birkaç önerim var size. Buyrun bakalım:Ben bu yatak takımlarına bayıldım. Rengarek, cıvıl cıvıl. Klasik tarzdan çok uzak. Ürünler Urbanoutfitters a ait. Ama sanırım Türkiye'de yok. Özellikle Patchwork örtüler harika! Becerikli hanımlar kendileri bile yapabilirler!Bunlar da Zara Home dan. Mutlaka girip, bakın. Özellikle etnik tarzı ürünler çok güzel. Zara Home İstanbul'da Cevahir ve Capacity alışveriş merkezlerinde var. İlla ki çok pahalı ürünlere de ihtiyacımız yok. Örneğin; pazardan alacağız rengarenk çarşaf ve yastıklarla istediğiniz kombinasyonları yapabilirsiniz. Mudo Garage mağazalarındaki ev eşyaları da çok uygun. Biraz önce dediğim gibi becerikli hanımlar istedikleri kumaşı alıp, yastık vs. ürünler dikebilirler. Eee ne duruyoruz? Renklendirelim evlerimizi...