29 Temmuz 2011 Cuma

Malatya'nın Yapraklı Köftesi


Malatya'ya has en özel yemeklerden biridir Yapraklı Köfte. Yıllar önce Türkiye çapında yapılan bir yemek yarışmasında 2. seçilmiş. 1. hangi il derseniz? Antep olmuş:) Bir Malatya gelini olan annem sık sık yapar oldu bu yemeği. Fırsatınız olursa mutlaka deneyin derim;)

Malzemeler:

Taze kiraz/asma/ayva yaprağı (En körpe en ince olanı aynı boyda, salamura olmayacak.)
2 yemek kaşığı  Malatya usulü erik ekşisi
1 kase en ince bulgur (Simit ya da yarma denilen)
1 avuç kısırlık ince bulgur
Çok az tuz
6 adet orta boy kuru soğan
Çok az pul biber
1 yemek kaşığı tereyağ
2-3 yemek kaşığı sıvı yağ
500 gr yoğurt
Yarım yumurta sarısı
1 yemek kaşığı un
2 adet kesme şeker

Yapılışı: Yaprakları körpe olduğu için sıcak suya bir sokup, çıkarın. Soğanları küçük küçük doğrayıp sıvı yağda kavurun, pembeleşince tereyağı koyun, pul biberi ve şekeri atın. Biraz daha kavurup ocaktan alın. Yoğurdu, yumurta sarısını, bir adet kesme şekeri,unu kısık ateşte pişirin. (Yoğurdun kesilmemesi gerekiyor.) Kaynadıktan sonra erik ekşisini içine atın. Ekşi iyice dağılsın içinde. Bir taşım kaynatıp söndürün. Bulguru kısır yapar gibi kaynar suyla ıslatın, tuzu da tın ve bekletin. Köfte gibi koyu olacak kıvamı. Kenarda 1 kase su bulundurun. Yaprağa çok az bulgur konarak, serçe parmaktan da ince ve küçük sarın. Tencereye dolma yapar gibi dizin. 1 su bardağı kaynar su koyun ve pişirin. Koyu ayran kıvamındaki pişmiş yoğurdun içine yine pişmiş dolmaları dağıtmadan tek tek içine koyun ve kısık ateşte bir taşım kaynatın. Kavurduğunuz soğanları ısıtın. Servis yaparken yoğurtlu dolmaları tabağa alıp üzerine bol soğan koyun. Afiyet olsun, sağlık versin!

21 Temmuz 2011 Perşembe

Beyaz


Ben evde ufak da olsa değişiklik yapmayı çok severim. Geçen gece konsolun üstünde ne varsa kaldırdım. Ne kadar da beyaz obje, çiçek varsa buraya topladım. Bir anda salonun havası değişti:)
 
Şu sıra beyaza takmış durumdayım. Bütüm mobilyaları beyaza boyayasım var. Allahtan koltuklarım ve perdem beyaz da ev çok boğuk değil. Evde değişiklikler bitmedi. Daha yapmak istediğim çok şey var:)

19 Temmuz 2011 Salı

Sırf Arnavut böreği için:)

Okulun başları...Kurabiye yapıyorduk sanırım ya da strudel...Sınıfımızın başarılı öğrencilerinden Betül'ün çok güzel Arnavut böreği yaptığını öğrendik. O gün bugündür Betül'den börek ister dururuz. Sağolsun bizi evine davet etti ve o şahane el açması böreği tatma fırsatı bulduk. 

Kaç tane yediğimi hatırlamıyorum:) Kıyır kıyır ve çok lezzetliydi.

Börek bahaneydi tabiki...Neredeyse 1 yıldan fazla olmuştu görüşmeyeli...Betül'ün keyifli bahçesinde sohbet konusu tabiki okuldu...Sınavlar, tarifler, şefler...

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Arada derede Antalya:)


İki hafta önce Erdek'teyken 2 günlüğüne İzmir'e geçtik hayırlı bir iş için. Ardından 12 saat İstanbul'da kaldıktan sonra Antalya'ya uçtum. Ben leyleği görmedim ama o beni gördü herhalde:)

Antalya'da hava tam kararındaydı. 28-30 derece, nem az. Sadece Türkiye genelindeki olumsuz havadan dolayı sanırım deniz dalgalıydı. Şöyle bir girdim, çıktım.




 Kaldığımız otel Konyaaltı'ndaydı. Deniz hem temiz hem de çok güzeldi. 

 Limon Ağacı tatil kitabı olamadı maalesef...O bavuldan o çantaya savruluyor ama bitemiyor bir türlü. Bayağa okudum aslında ama hala konuya vakıf olamadım. Elim bir türlü uzanmıyor okumaya...


Aslında yazacak konum, paylaşacak fotom çok ama nedense geriden geliyorum...

 
Kuzumun işi nedeniyle geldiğimiz için mecburen Konyaaltı'ndaki Porto Bello Hotel'de kaldık. Beni uzun zamandır okuyanlar bilir; "Herşey Dahil" tatil konseptinden hiç hoşlanmam. Bu otel de doğal olarak o konsepteydi. Burayı merak edenler için birkaç gözlemimi paylaşayım. Odalar fena değildi. Kahvaltı ve yemekler bildiğiniz herşey dahil konseptine uygun çeşitliydi. Genel olarak temiz bir oteldi. Bulunduğu alan çok geniş olmadığı için herşey birbirine yakındı. En güzeli plajda bir içecek ya da yiyecek almak için yol katetmenize gerek olmaması.Havuzu çok büyük değil ama yine de yetiyor gibiydi. Misafirler açısından bakarsak da Rusların hakimiyeti yoktu burada. Birleşmiş Milletler gibi her ülkeden insan vardı.

Herkesin tatil yapabilmesi dileğiyle iyi haftalar:)

2 Temmuz 2011 Cumartesi

İzmir'in dağlarında çiçekler açar...


Geçtiğimiz 2 hafta Erdek-İzmir ve Antalya'daydım. Ben leyleği görmedim ama o beni gördü sanırım. İlk durağım Erdekti ama ben İzmir'den başlamak istiyorum anlatmaya...


İzmir'i de, insanlarını da seviyorum...O rahatlıklarını, hayattan zevk alıyoruz biz der gibi yaşayışlarını...


Benim can dostlarımdan biri Banuşum İzmirlidir. Onunla İzmir'de olmak, doyasıya sohbet etmek (Hiçbirzaman yetmese de), kaldığımız yerden devam edebilmek çok ama çok güzeldi...Bana kattıkların ve o gün için çok teşekkür ederim:) (Mekan: Alin's) 


Kordon...Upuzun bir sahil ve alabildiğine çeşitli cafeler...Geçen sene gittiğimde pazar pazar Kordon'da eğlenen insanları gördüğümde sanırım İzmir'in en büyük farkı bu demiştim...Eğlenmek ve yaşamak için zaman kavramı yok...

 

Herşey bir tarafa bu manzarada birşeyler eksik...İstanbul Boğazı'nın yerine birşey koymak mümkün değil sanırım:)