31 Aralık 2009 Perşembe

2010:)

2010 senden çok da şey istemiyorum aslında. Hepimiz için sağlık, huzur, mutluluk, başarı!...Çok değil di mi:)) Hepimizin yeni yılı mutlu olsun! 2010 süper bir yıl olsun!

27 Aralık 2009 Pazar

Cicileriim:)

Bunlar benim yeni yıl cicilerim:) İlki Ebru'nun düzenlediği yılbaşı çekilişi sayesinde Bahar ve kızısından geldi. El emeği şık ve kullanışlı bir tepsi:) Bir de güzel Yağmur'un güzel bir fotosunun olduğu bir kart:) Çekilişler inanılmaz zevkli oluyor! Bazen hiç tanımadığınız birisine hediye yolluyorsunuz ya da hiç tanımadığınız bir insandan böyle zevkli bir hediye gelebiliyor. Eğer birbirimizi bir parça mutlu edebiliyorsak, ne mutlu bize:))) Ebrucum sana bu güzel etkinliğe vesile olduğun için Bahar'a da güzel hediyesi için tekrar teşekkürler!

Bunlar da sevgili Nazo'dan...Bilmeyenler için hatırlatayım: Nazocum keçeden el emeği çok güzel ürünler yapıyor.. Mesela bu kedili broş! Harika! Kuzulu tacım da bana özel:) Nazo'dan rica ettim o da beni kırmadı, bu güzel şeyi yaptı:)) Ellerine ve fikrine sağlık Nazocum! Başarılar!...Nazo'nun pasajına buradan buyrun:)





21 Aralık 2009 Pazartesi

Geç de olsa Antalya

1 ay geçti ama ben Antalya kaçamağımızdan bahsedemedim. Taaa Temmuz ayında biletlerimizi almıştık kampanyadan yararlanarak. 19 Kasım Perşembe günü akşamı yani evlilik yıldönümüzde Antalya'ya vardık. Merkeze çok uzak olmasın diye Lara'daki Melas Otel'de kaldık. Otelin daha ilk senesi olduğu için herşey yeniydi. Temiz ve güzel bir otel. Özellikle personel çok ilgili. Yemekler güzeldi, tatlılar fena değildi. Nedense herşey dahil sistemi ile çalışan otellerde yemekler iyi olabiliyor ama tatlılar genelde pek iyi olmuyor. Odanın bir enterasan tarafı (artık birçok otelde olan) banyo ile oda arasında bir cam olması. Dilerseniz jaluziyi kapayabiliyorsunuz.

Hava şaşılacak kadar güzel ve sıcaktı. 4 sene önce yine Antalya'daydık balayı için. O zaman montsuz dışarıda duramıyorduk. Bu sefer denize bile girilecek kadar sıcaktı.

Yan tarafımızda Titanic ve Limak Lara otelleri vardı.

Fırsat bu fırsat Ayşe Kulin'in Veda'nın devamı olan Umut kitabını bitirdim sahilde. Veda güzeldi ama Umut çok daha güzel bir kitap.
İstanbul'un keşmekeşinden uzaklaşmak çok ama çok iyi geldi. 3 gün de olsa nefes aldık ve dinlendik. Oralara gidince İstanbul'dan uzaklaşma fikri iyice cazip geliyor insana. Daha genciz ama İstanbul her anlamda yoruyor bizi. Hep koşuşturma, hep stres...Antalya'yı çok seviyorum ben. Özellikle kışın ve baharda sakin oluyor. Belki bir gün adresimiz orayı gösterir...Kim bilir????

11 Aralık 2009 Cuma

Sınav:)

Sınavın üzerinden 1 hafta geçti ama ben ancak yazabiliyorum. Moral veren ve merak eden herkese çok teşekkür ederim. Ben artık vefasız bir blogger olsam da siz beni yanlız bırakmıyorsunuz. Sınav güzel geçti. Bu sefer o kadar panik olmadım. Ürünler gayet güzel pişti. Sunumlar da fena değildi diyebiliriz. 3 üründen ortalama 87 aldım:)

İlk ürün Devil's Food Cake. Nemli ve ymuşak bir dokusu var. Genelde üzerine ganaj sos dökülüp servis ediliyor. Yanına dondurma veya krema konulabilir.


Bu da annemin sık sık yaptığı Havuçlu kek. Ben formunu değiştirdim ve muffin olarak sundum.

Son olarak Waffle. Arasına çilek reçeli sürdüm. Üstüne de pudra şekeri serptim. Üstüne de biraz muz ve reçel.

Bakalım bir dahaki sınavda neler olacak? Artık pastalara geçtik. Bir pasta yapmak şart yani:))) Beni takip eden, destekleyen, yanlız bırakmayan herkese çok teşekkürler!...Mutlu haftasonları!...


3 Aralık 2009 Perşembe

Sınav...

Saat 23.30. Yatma saatim geldi de geçti bile:) Yarın 2. uygulamalı sınav ve 100 soruluk ayrı bir sınav var. İki gerginlik yani. Uygulamalı sınavda ne kadar gerildiğimi anlatamam. Sanki hiç birşey pişirmemiş gibi panik oluyorum:( Umarım yarın yine yaşamam bunu. Telkin edip, duruyorum kendimi. Birkaç gündür havuçlu kekle yatıp, kalkıyorum:) O yüzden bir süre kek görmeyeyim:))) Yılbaşı geliyor neyime??? Okul yüzünden hiçbirşeyle ilgilenemiyorum. Bir de proje ödevimiz var:) Şu sınavlar hayırlısıyla bir güzel geçse, kendimle ve herşeyle ilgileneceğim:))) Dua edin lütfen benim için!...

22 Kasım 2009 Pazar

Yazmak Antalya Havalimanına kısmetmiş!...Malum sis yüzünden uçuşlar rötarlı. Ben de fırsat bu fırsat yazayım dedim. Bu kadar ihmal olmaz aslında. Her ne kadar keyfi ve kişisel bir yer olsa da burası, yazmaya bu kadar ara verilmez! İnanın çalışırken bu kadar yoğun değildim ve yorulmuyordum. Şimdi hayat daha da hızlandı! Belli bir rutinde ama hızlı! Her sabah erkenden kalkış, bazen sadece bir kahveyle güne başlama,kuzudan önce evden çıkış. Tıklım-tıkış metrobüste yolculuk. Bir hızla giyinip, bir hızla reçetelere dalış...Bir bakmışız saat 13.00 olmuş. Omzumda ağır çanta, bez torbamda o günün mahsulleri:) Evde Deryal Baykal ile yemek keyfi.Yemekteyiz izlerken uykuya dalma...Her günkü ödevleri unutmamak lazım. Bir de Şubatta sunumu yapılacak proje var: Pastane açılması...İlk sınav geçen haftalardaydı. İyi geçti mi? Hayır, istediğim gibi değildi. Daha iyi olmalıydı. Biraz moralim bozuldu ama yılmak yok! Hedefler, hayaller beni bekler...Bu arada kuzumla evlilik yıldönümümüzde bir Antalya kaçamağı yaptık. Burası çok sıcak, güneşli...Detaylar bir dahaki sefere:) Mutlu pazarlar...

9 Kasım 2009 Pazartesi

10 KASIM 2009

Söylenecek ve yazılacak çok cümle olsa da:

Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!...

Mustafa Kemal Atatürk

Bu kampayanın altına imzamı atıyorum. Huzur içinde, nur içinde yat ATA'M!...

27 Ekim 2009 Salı

Başlangıç...

Hiç bu kadar ara vermemiştim sanırım. Şimdi nereden başlasam, ne yazsam bir bocalıyorum o yüzden...Okulun 4. haftasındayız. Şimdi söyleyince tuhaf geldi...1 ay bitiyor yani! İlk 2 hafta teorik eğitimdi. 3. hafta mutfağa girdik:) Öncelikle şunu söyleyeyim: Hiç kolay değil! Evde tarif uygulamakla, okulda yapmak yani profesyonel olarak yapmak çok ama çok farklı. Zaman yetmiyor. Bu yüzden çabuk olmak gerekiyor. Aynı zamanda temiz, derli-toplu. İlk hafta adaptasyon haftası gibiydi. Bu hafta daha rahat hissediyorum kendimi mutfakta. Haftanın konusu da ekmekler. Çeşit çeşit ekmek öğreniyoruz. Şu andaki favorim: Bir İtalyan ekmeği olan Foccacia ve Hamurburger ekmeği:) Burnum hamur kokusunu fazlasıyla kanıksadı. Bazen yaptıklarımın tadınına bakmıyorum, bakamıyorum daha doğrusu. Kokudan iştahım kesildi. Tatlılarda durum ne olur bilmiyorum tabiki:) Şefimiz çok iyi. Önce o uyguluyor, sonra biz. Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Okul sadece reçete öğretmiyor. Aynı zamanda profesyonel ortama da hazırlıyor bizleri. Temizlikten tutun da, alt-üst ilişkisine kadar herşeyi öğreniyoruz. Kareli pantolum, beyaz ceketim ve sarı önlüğüm benim formam artık:) Bakın bakalım fotolara nasıl olmuş ilk mamüller?
Biskotti


Amadeus Kurabiye


Poğaça

Hamburger Ekmeği



30 Eylül 2009 Çarşamba

Son gün

Taze naneli-limonlu çayımla işteki son günümü yaşıyorum. 32 aydır çalıştığım yere veda ediyorum bugün. Yine ben kendim gidiyorum. Çok şükür bugüne kadar hep kendim çıktım. Son gün temizliği yapıyorum şu an. Özel fotoğrafları, evrakları siliyorum bilgisayarımdan. Evrakları devrediyorum. Özel eşyalarımı toparlıyorum. Mutluyum yeni bir başlangıç yapacağım için ama boğa burcu olmamdan mıdır nedir bir yandan bir burukluk da var...Ne de olsa 3 seneye yakın bir emek var. Evden çok ofiste vakit geçiriyor insan...Bir alışkanlık var sonuçta...Yarın sabah tatilde gibi hissedeceğim kesin ama sonra bir bakmışım gibi öğrencilik günlerine geri dönmüşüm elimde kalın Pastry Chef kitabım...

25 Eylül 2009 Cuma

Bugünlerde...

Ekim'2007-Sapanca
Fotoğraf makinam çalındı ya yarım insan gibi oldum. Birşey pişirsem fotoğraflayamıyorum, bir yere gitsek görüntüleyemiyorum. Kuzum alalım bir tane, uygun fiyatlar diyor ama ben porfesyonel makina istediğim için biraz daha bekleyeceğim. Siz de bu sırada eski fotoğraflarla bezenmiş ya da fotoğrafsız yazılarla idare edeceksiniz. Nilüfer'e iyice özenir oldum. Bugün yine çok güzel fotoğraflar var blogunda.

İş yerinde son 3 günüm kaldı. 1 Ekim'den itibaren bir anlamda özgür olacağım. 5 Ekim'de de okul başlıyor. İş ve okul bir arada gitmeyeceği için işten ayrılmak durumundaydım. Okula sabah gidip öğlen çıkacağım. Öğleden sonraları bana kalacak. Bir anlamda tekrar öğrenci olacağım aynı zamanda evle de ilgilenebileceğim. Ödevlerim var yapmam gereken. İlk haftalar teorik dersler olacak. Sonra mutfağa gireceğiz:)) Çok ama çok heyecanlıyım. Hep dua ediyorum Allah utandırmasın diye. Zor bir süreç olacak her anlamda ama elimden gelenin fazlası için uğraşacağım. Bir önceki yazıma çok ama çok güzel yorumlar yaptınız. Sizler de yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Bunu çok samimi olarak söylüyorum! Çünkü destek olanlar kadar delilik ettiğimi düşünenler de var...

Kansızlığı yenmek için çayı çok az içiyorum artık. Bazen hiç içmiyorum, bazen çok açık bir fincan. Çayın yerine meyve suyu, bitki çayı ve yeşil çay içiyorum. Kuzumu da alıştırdım, artık akşamları normal çay yerine yeşil çay içiyoruz. Bir de sabah ve akşamları aç karna 1 tatlı kaşığı öğütülmüş siyah üzüm çekirdeğini balla karıştırıp yiyorum. Süt ürünlerini daha az tüketmeye çalışıyorum. İnşallah bunların etkisini görürüm. İşe yarayıp yaramadığını sizlerle de paylaşacağım. Mutlu haftasonları!

17 Eylül 2009 Perşembe

Hayallere atılan bir adım...

Herşey aylar önce bir gazete haberiyle başladı. Acaba olur mu? Nasıl olur? Derken kuzumla, ailemle konuştum. Olur tabiki neden olmasın? dediler. İşimden ve çalıştığım firmadan fazlasıyla sıkıldım. 5 senedir aynı işi yapıyorum. Aslında son 1 seneye kadar işimi, sektörü seviyordum. Kendi firmamı açabilecek belgelere de sahibim ama mutlu etmiyor artık bu iş beni. Biliyorum bazılarınız diyecek ki; "Kim işini seviyor ki? Kim memnun ki? Bu kriz ortamında şımarıklık yapıyorsun!" Belki doğru bunlar ama ben hayatımda ilk defa risk alıyorum. Suyun beni bir yerlere götürmesini beklemek yerine suyu ben yönlendirmek istiyorum. 5 yıl sonra geriye dönüp baktığımda "keşke" demek istemiyorum. Kuzum, ailem ve dostlarım benim yanımdayken, destekken, imkanım da varken fırsatı kaçırmak istemiyorum. Peki nedir bu? 05 Ekim'de Whirlpool Mutfak Sanatları Akademisi'nin Pastacılık ve Ekmekçilik bölümüne başlıyorum. Blogumdan da anlamışsınızdır; yemek yapmayı özellikle pasta, tatlı vb. şeyleri yapmayı ve sunmayı çok seviyorum. Değişik tatlara hep açık oldum. Misafirlerim geldiğinde hep değişik ne yapabilirim diye düşünürüm. Tabiki bu konuya ilgili olmak farklı, meslek olarak yapmak farklı şeyler. Ben artık sevdiğim, zevk aldığım bir işi yapmak istiyorum. Ayaklarımın her gün geri geri gittiği bir yerde olmak istemiyorum. 29 yaşındayım, evliyim, çocuğum yok. Zamanlama ne kadar doğru tartışılır. Üniversiteden mezun olduğumda yapmalıydım belki bunu ama doğru zaman bu zaman belki de. Şu an yaptığım işi yapmam, iş hayatında tecrübe kazanmam gerekiyordu ya da kendimi yeni yeni keşfediyorum, hayattaki amacımı. Hayalim ve hedefim kendi işletmemi açmak. Biliyorum bu konuya meraklı olan birçok kişini hayali bu. Kaçı adım atıp başarılı olabiliyor onu bilmiyorum ama hayatta adım atmadan, riske girmeden başarı gelmiyor. Belkide bir pasta şefi olurum. İşin içine girmeden ne olduğunu bilemiyoruz çoğu zaman. İlk andan beri sonsuz destek veren kuzuma, aileme, dostlarıma çok ama çok teşekkürler! Onlar yanımda olmasa yapamazdım kesinlikle! Olumlu yorumlar olduğu kadar olumsuzlar da oldu tabiki. Kimi zaman üzüldüm bunlara ama kararımı etkilemediler. Karar sürecinde Hande'nin çok ama çok yardımını aldım. Sağolsun tüm sorularımı cevapladı. Buradan ona da tekrar teşekkür etmek istiyorum.İnşallah Allah utandırmaz! Bana şans dileyin:)

15 Eylül 2009 Salı

KADİR GECEMİZ MÜBAREK OLSUN!...

Ramazan ayının sonuna yaklaşıyoruz. Bugün mübarek Kadir Gecesi. Kadir Gecesi, Kuran-ı Kerim'in inmeye başladığı gecedir. Bin aydan hayırlıdır! Allah herkesin dualarını kabul etsin!

9 Eylül 2009 Çarşamba

09.09.09

09.09.09 özel bir tarih diyorlar. Mailler geliyor anlamına dair...Oysa Türkiye 20'den fazla insanını yitirdi bugün...Megakent İstanbul'da yağmur sele dönüştü, dereler taştı. Kimisi uykuda, kimisi iş yerine giderken can verdi...Dünyaya yansıyan fotoğraflarımızda araçların üstünde kurtarılmayı bekleyen insanlar var. Depremden sonra en büyük felaket diye duyuruyor gazeteler...Peki bu dereler ilk defa mı taşıyor? Yok mudur bir çözümü? Bu kadar yağmur yağan şehir bir İstanbul mudur?...Öte yandan şehit haberlerine yenileri ekleniyor bugün ard arda...Birşeyleri açmaya çalışırken, bir yerler tıkanıyor mu dersiniz?

Bugünün tek özel tarafı 9 Eylül olması...İzmir'in kurtuluşu!...

İzmir'in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa!
Adın yazılacak mücevher taşa!

7 Eylül 2009 Pazartesi

Detaylar

Düğünler ve partiler için küçük, zarif detaylar...
Çiçeklerin sunumu, isimlikler harika...

Kaynak/Source


2 Eylül 2009 Çarşamba

Sonbahara girdik. Havalar da biraz serinledi sanki. Diziler başlıyor yavaş yavaş. Mesela bugün Yaprak Dökümü günü:) Ramazanın da 13 gününü geride bıraktık neredeyse. Düne kadar oruçla aram gayet iyiydi. Fakat 2 gündür çok zorlanıyorum. Uykusuzluk, halsizlik çok zorluyor. Bugün iftarda sadece çorba ve ton balıklı salata var. Şaka değil! Pratik olsun yorulmamayım istiyorum. Mutfakla fazla uğraşmadan keyifle dizimi izleyeyim:) Bu arada 2 sene önce kan değerlerim ile ilgili kontrole gitmem gerekiyordu. İhmal ettim tabiki herzamanki gibi. Başka bir doktora gittiğimde çok kansız gözüküyorsunuz, tahlil isteyeceğim sizden dedi. Sonuç: Demir depoları bomboş diyebiliriz. Daha önce yapılan tedavi de boşa gitti yani. Bu sorun benim bebekliğimden beri var. Endoskopi ve kolonoskopi dışında tüm tetkikler yapıldı. Birşey bulunamadı. Beslenmeme çok dikkat etmem gerekiyor. Örneğin; süt ürünlerini az tüketmem gerekiyor. Bol bol kırmızı et ve siyah üzüm yemeliyim. Dikkat ediyor musun? derseniz, pek sayılmaz. Kansızlık çok kötü bir hastalık. Devamlı halsiz hissediyorsunuz, uyku hali oluyor. Normal insanlarda daha fazla üşüyorsunuz. Kendime öğütülmüş siyah üzüm çekirdeği ve karışık bir şerbet aldım. Umarım işe yarar. Bu konuda bildiklerinizi aktarırsanız, sevinirim. Şimdiden hayırlı iftarlar!

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Huzur içinde yat Akdoğan Amca!...

Ölümün ne kadar yakın olduğunu her acı haberle yeniden farkediyoruz...Dün annemden gelen telefonla benim bebekliğimi bilen, ben kendimi bildim bileli tanıdığım, önceleri her yaz gördüğüm sonraları komşu olduğum Akdoğan amcanın haberini aldım. Kibar, düşünceli, beyefendi, esprili, yılmadan bana yüzmeyi öğreten Akdoğan Amca...Çınaraltı şimdi sensiz, iskele sensiz, oyun oynadığın çocuklar sensiz...Huzur içinde, nur içinde yat!...Mekanın cennet olsun!...
Dedim ya her acı haberde; hayat boş diyoruz. Kocaman bir boşluk...Hırslar, çabalar, uğraşlar ne için diye sorguluyoruz kendimizi...Bir yandan da hayat kısa deyip ne yaşarsak kardır diyoruz. Ne yaptık, yaptık! Yarına çıkacağımız belli mi? soruları dolaşıyor dillerimizde. Bu bir çelişki sanırım...Bir yandan boşvereyim diyorsunuz, diğer yandan daha sıkı tutunmaya çalışıyorsunuz...Herhalükarda hayatı çok ciddiye almamak lazım!...Bu sözüm en çok da kendime...

28 Ağustos 2009 Cuma

ZAFER BAYRAMIMIZ MUTLU OLSUN!...

Bilmiyorum insanların gözünde, aklında ve kalbinde hala değeri var mı yıllar önce gösterilen insan üstü çabanın, fedakarlığın? Kim ne derse desin, biz bazı değerlerimizi yitirdik gerçekten! Şehit haberlerini izlerken kaçımızın gözleri doluyor?Askeriyeyi yıpratma çabalarının kaçımız farkındayız? Birkaç gün önce Banu'nun yazdığı gibi aslında Türkiye'de hayat hiç lay lay lom değil!...Sanırım iyice tepkisiz bir toplum haline getirildik!...
HERKESE VE HERŞEY RAĞMEN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

27 Ağustos 2009 Perşembe

Leyla'nın Evi

Eski İstanbul'a gidip, o zamanın insanlarıyla tanıştım Leyla'nın Evi'nde...Ayrıca insanların hayatlarının nasıl kesiştiğini gördüm. Duru ve akıcı bir anlatımı var Zülfü Livaneli'nin...Tavsiye ederim, okuyun mutlaka!...

EVREN DUY SESİMİ:)

Üzerimde 10 yıllık mavi Polo gömleğim ve siyah yeleğimle hanımağalar gibiyim bugün...Kulağımda Sıla'nın Unutursun şarkısı...Hava kapalı gibi İstanbul'da...
Sevgili Sihirlieller sormuş istediğin 5 şey diye...Ben de sıralıyorum:
  1. Herşeyden önce sağlıklı olmak.
  2. Kuzumla bir ömür hep beraber mutlu, huzurlu olmak.
  3. En kısa zamanda kendi evimizin sahibi olmak.
  4. Hayalimdeki işi başarıyla yapabilmek.
  5. Zamanı geldiğinde sağlıklı bir kız annesi olmak.

Evren duy sesimi! Bütün enerjimi gönderiyorum sana bu dilekler için!...İnanıyorum olacak:)

25 Ağustos 2009 Salı

Neredeyse 1 hafta oldu. Hırsız konusunu pek düşünmemeye çalışıyoruz. Atlattık sayılır. Ev de düzene girdi sayılır. Sadece güzel bir temizliğe ihtiyacı var. Yanımızda olan herkese çok teşekkürler! Bana telefonları, mailleri ve yorumları ile destek olan sizlere de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Çok sağolun! İnsan böyle zamanlarda daha iyi anlıyor gerçek dostların kıymetini. Fotoğraf makinem çalınanlar arasındaydı. O yüzden bir süre fotoğraf koyamayabilirim. Bu olay ev alma düşüncemizi iyice tetikledi. İnşallah içimize sinen bir ev bulabiliriz. Fiyatlar ne kadar düştü dense de çok uygun değil. Dünden beri beğendiğim evler için sinyal gönderiyorum: Bizim olsunlar diye!!! Kısmet:)))

21 Ağustos 2009 Cuma

Hayırlı Ramazanlar

Yine 1 sene geçti...Bir ramazan ayı daha geldi. Ağız tadıyla, sağlıkla, huzurla geçireceğimiz bir ramazan olsun inşallah! Allah herkese iftarını ve sahurunu yapabilecek hem sağlığı hem de gücü versin! Biz ramazana kötü bir şekilde girdik. 2 gün önce akşam eve gittiğimde evin alt üst olduğunu gördüm. Hiç yaşamadığım için şoke oldum. Evde değerli ne varsa almışlar. Yatak odası inanılmaz durumda. Toparlamaya nereden başlayacağımı şaşırdım. Bugüne kadar başımıza gelmemesi şansmış. Açamayacakları kilit yok diyorlar. Allah kimseye böyle birşey yaşatmasın! Yapanları da nasıl biliyorsa öyle yapsın!...

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Esra'nın bugünkü yazısını mutlaka okuyun derim. Bugün günümüzde erdem saydığımız bazı özellikler aslında her insanda olması gerekenler değil mi?...

18 Ağustos 2009 Salı

Jessica ve Ayça

Düğün fotoğrafçılığı apayrı bir sektör olmuş durumda. Stüdyo fotoğraflarından bahsetmiyorum ama hani sabah kalkışınızdan başlayarak, düğün bitimine kadar her anınızın fotoğraflanması...Şimdiki aklım olsa kesinlikle bu yolu seçerdim. Stüdyoya, nikah salonuna (gerçi bundan kaçış yok galiba) ve düğün yerine ayrı ayrı ücret ödeyeceğinize tek bir yerle anlaşıp profesyonel, içinize sinen fotoğraflar çektirmek en güzeli. Gerçi biz stüdyo fotoğraflarımızı Zümrüt'te çektirmiştik. Çok memnun kaldık o ayrı ama stüdyo ile sınırlı kaldık. Kim bilir ne detaylar vardı fotoğraflanacak. Bu yüzden ben düğünlere gittiğimde ki en son Tubiş'in düğünüydü, farklı ve detay fotoğraflar çekmeye çalışıyorum. Yurtdışında bu işi yapan harika bir fotoğrafçı var: Jessica Claire. Gerçekten çok profesyonel ve iyi bir fotoğrafçı. Tarzını çok beğeniyorum. Fotoğraflar çok doğal. Onun karşısına geçip neler yapabileceğini görmek isterdim. Türkiye'de de bu işi yapan onlarca fotoğrafçı var. Örneğin blogger arkadaşımız Ayça. Ayça ve eşi profesyonel fotoğrafçılar ve düğün fotoğrafçılığı yapıyorlar. Çok da güzel hikayeler yazıyorlar. Bu da web sayfası. Yakında evlenecek olanlar bir göz atsın bence.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

İlginç bir film ve Penolope Cruz

Vicky Cristina Barcelona...Yönetmen Woddy Allen olunca filmin konusunun klasik olmasını beklemek yanlış olur aslında. Film bence ilginçti...Yani ilişkilerin çarpık olduğu yadsınamaz sanırım. Yine de Penelope Cruz, Scarlett Johansson ve Barcelona hatrına izledim filmi.

Penolope Cruz deyince bir durmak istiyorum. Zaten filmi izlerken Penolope ne zaman gözükecek diye merak edip, durdum. Çok beğeniyorum bu kadını. Esmerliği, tarzı çok hoş. Doğal, zarif, kendine has bayanlardan. Ayrıca en iyi giyinen yıldızlar arasında gösterilen bir isim. Bayat bir haber ama 4 aylık hamile olduğu da iddia ediliyor. Bebeğin babası da Vicky Cristina Barcelona'daki rol arkadaşı Javier Bardemmiş. İnşallah annesine benzer bebek:)


Kaynaklar/Sources: Sinemalar.com-omgstars.com-penelope-cruz.com

14 Ağustos 2009 Cuma

...

Dün 8'de uyudum, bu sabah 8'de kalktım...
12 saat uyumuşum...
Üstelik akşam yemeği yemeden...
Oluyormuş demek ki...
Ütüler olduğu gibi duruyor...
Mutfak almış başını gitmiş...
Belimin ağrısı geçti ama 12 saat uyuyunca...
Ben hem işi hem evi götüremiyorum beraber...
Bu yüzden kızıyorum kendime de, baskı oluşturuyorum galiba...
Her gün ev pırıl pırıl, miss gibi yemekler olmuyor işte...
Ya siz yapabiliyor musunuz?...

13 Ağustos 2009 Perşembe

Tatil dediğin...


Anne elinden köpüklü bir Türk kahvesi...Yanında da bonusu naneli çikolata...

Uzun zamandır görmek istediğin yerde olmak...

Dalgaların sesi, hafif bir esinti...

Nefis manzaranın eşlik ettiği nefis yemekler...

Miss gibi kekik kokusu...
Çaysız olur mu????

Rengarek evler...

Daha önce tatmadığıma pişman olduğum sakızlı kurabiyeler...

Hiç bıkmadan gidebileceğin bir yer...

Ege otlarıyla dolu keyifli ve lezzetli bir sofra...

Onlarla oynarken dünyayı unuttuğun güzellikler...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Dingin...

Dün akşam döndüm...9 gün yoktum ama sanki 1 aydır tatildeyim. O denli dinlenmişim yani...Kendimi dingin, huzurlu, mutlu hissediyorum. Damağımda midye dolmalarının, karadut suyunun, anne elinden Türk kahvesinin tadı; burnumda denizin ve dağ kekiğinin kokusu; aklımda Asos'un sahili kaldı...

31 Temmuz 2009 Cuma

Görüşme olumlu geçti...İyice netleşsin paylaşacağım sizinle de...Desteğiniz için çok teşekkür ederim! Yalnız şunu söyleyeyim: Bebekle ilgili bir durum yok! Herkes öyle zannetti sanırım:)Uzun zamandır istediğim, hayal ettiğim birşey var. Bunun için bir adım attım...Bakalım inşallah yüzümün akıyla başarırım! Dedim ya netleşir netleşmez yazacağım buraya.
Bugün annemlerin yanına Erdek'e gidiyoruz. Ben 1 haftalık iznimi kullanacağım. Kuzumun izni yok malum askerden döndü. O sadece haftasonu için geliyor. Aslına bakarsınız bunaldım, tatile ihtiyacım var ama içimde çok istek, heyecan yok gibi...Belki kuzum benimle kalamayacak diye bilmiyorum. (Gerçi valizlere sığamamam, yüzüm için ayrıca 30 faktörlük güneş kremi almam, bir kitap yetmez, iki kitap alayım demem...İsteksizlik belirtisi mi bilmiyorum...) Tuhaf bir ruh hali içindeyim işte...Hani bazen sebepsiz canınız sıkılır ya...Öyle galiba...
Herkese mutlu haftasonları! Tatile çıkanlara iyi tatiller!...

28 Temmuz 2009 Salı

Yarın hayatıma yön verecek bir görüşmeye gideceğim...
Düşündükçe çok heyecanlanıyorum...
Bir yandan doktora gitmem gerekiyor...
Aklıma geldikçe sıkılıyorum...
Cuma günü tatile çıkacağım ama hiç heyecanlanmıyorum...(Kuzum sadece 2 günü benimle olacak belki ondan...)
Karışık bir ruh halim var anlayacağınız...
Önümüzdeki günlerde size güzel haberler vereceğim inşallah!...
Bana şans dileyin!...

27 Temmuz 2009 Pazartesi

ORTAKÖY

Geçtiğimiz 10 gün boyunca bol bol gezdik. Kuzenim ve eşi gelmişlerdi yurtdışından. Son durağımız geçen cuma akşamı Ortaköy oldu. Bu sefer Ortaköy Golden'daydık. Aperatif olarak midye dolma yedik:))
Sonra uzun zamandır yemediğimiz kumpirdeydi sıra. Kuzum kokoreç tercih etti ama:)
Karnımızı doyurduktan sonra tek tek gezdik tezgahları. Sanki azalmış sayıları ya da akşam saati olduğu için hepsi yoktu. Cıvıl cıvıl, rengarek çeşit çeşit takılarla dolu tezgahlar...

Uzun kolyeler...Her daim favorim...

Çini desenli yüzüklere bayıldık ve hemen birer tane aldık. Tanesi 10.TL

İşte yüzüklerimiz...Ben bir de kelebekli bileklik aldım. Keyifle takıyorum:) Nazar boncuklu bileklik de kuzenimin hediyesi...

23 Temmuz 2009 Perşembe

Tv Sehpası

Kuzumun uzun zamandır istediği oldu ve oturma odası için lcd bir tv aldık. Fakay koyacak yerimiz yok. Aslında benim niyetim kendi evimizde, oturma odası için bir düzenleme yapmaktı ama kuzum dayanamadı:)) Oturma odasında bir çalışma masası var. Onu çıkartmamız gerekiyor. Zaten hiç kullanmıyoruz. Laptop ı genelde oturduğumuz yerde veya salon masasında kullanıyoruz. Çalışma masasını çıkaralım güzel ama içindeki bir sürü ıvır zıvırı nereye koyacağız? Benim zaten eve sığamama gibi bir sorunum var:(( Bu durumda bana çok büyük olmayan ama aynı zamanda fonksiyonel bir tv sehpası lazım. Açıkcası çok para da vermek istemiyorum. Nette şöyle bir gezdim ama bir tek bunu bulabildim. Üzerine 2 adet raf da koyarız diye düşündüm. Oturma odasını beyaz yapmak istiyorum. Biraz denizci, biraz vintage tarzı. Zaten kitaplığımız da beyaz. Ayrıca tül de krem rengi keten. Gerçi kanepe süet kahve ama. Salon koyu renk mobilya olduğu için oturma odası beyaz, ferah olsun istedim. Ne dersiniz? Uygun tv sehpası bulabileceğimiz yerler varsa bana yazın lütfen. Ayrıca oturma odası için fikirlerinize de açığım. Renk konusunda vs...Şimdiden teşekkürler:)

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Aramolı Türk Kahvesi

Aromalı İlyas Gönen Türk kahvelerini ilk olarak internetteki bir grupta duymuştum ama İstanbul'da hiç rastlamadığım için tatma fırsatım olmamıştı. Erdek'e gittiğimizde tesadüfen gördüm ve tattım. Sakızlı, Kavunlu, Hindistan cevizli, Çikolatalı ve Bademli gibi birçok çeşitleri mevcut. En yoğun kokusu olan Kavunlu çeşidi ama ben denemedim. Benim tercihim hindistan cevizliden yana oldu. Yudumunuzu aldıktan sonra ağzınızda güzel bir tat bırakıyor. Kahve kalitesi de çok güzel. İstanbul'da veya başka illerde satılıyor mu bilmiyorum ama esas yerleri İzmir. Bu da web adresi. Bol köpüklü, yanında bol sohbetli kahveleriniz olsun;)

21 Temmuz 2009 Salı

Gez babam gez:)

Ada'ya giderken ev yapımı poğaça ve çay keyfi...


Büyükada...


İster limonata, ister çay...

Yine Taksim...Yine Golden...Yine midye dolma...

Pazar akşamı Bebek keyfi...

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Geçtiğimiz Cuma

Kardeşimin İstanbul'a gelişini fırsat bilerek Beyoğlu'na attık kendimizi...Önce devasa Mango mağazasını şöyle bir gezip, birkaç ganimet topladıktan sonra istikamet tarihi Cumhuriyet Meyhanesiydi. Atatürk'ün de gittiği bir yer olması burayı daha bir özel kılıyor. Zaten duvarlar Atatürk fotoğraflarıyla bezenmiş. Hatta her 10 Kasım'da masalara beyaz leblebi konulurmuş. Benim ilk gidişimdi. Canlı fasıl olduğu için en üst katı tercih ettik. Mezeler, yemekler, ortam herşey çok güzeldi. Fasıl grubu önce oturdukları yerden birkaç şarkı söylediler. Daha sonra masa masa gezdiler ama klasik rahatsız edici tavırları yoktu. Fasıl programı bittikten sonra bir bey (sanırım müdürleriydi) dj lik yapmaya başladı. Horondan tutun da latine kadar her türlü parçayı çaldı. Kuzumla kendimiz salsa yaparken bulduk:) Meyhanede salsa! Enteresan oldu hakikaten:)

Oradan çıkışta balık pazarındaki Golden'da midye dolma keyfi yaptık:) Ben normalde Erdek dışında bir yerde midye dolma yemem ama bu dolmalar harikaydı.

Menüde kokoreç ve midye tava da var:) Haberiniz olsun!

14 Temmuz 2009 Salı

Örgü örmeyi babaannem öğretmişti bana ilkokuldayken. Belkide anaokulundaydım...Elbezi örmüştüm beyaz...Hayal meyal gözümün önünde... Bunu düşünürken tombi geldi aklıma. O zamanlar peynirli tombi favorimdi benim. Kardeşimse fıstıklını severdi sanki. Tıpkı kuzum gibi. Uçlu kalemler vardı sonra...Anneme sipariş verir, işten dönmesini sabırsızlıkla beklerdim. Turuncuydu rengi..Çiçekli, böcekli...Kızıl olmuştum ben ilkokul 1. sınıfta. O zamandan beri de sevmem Höşmerim tatlısını. Ne bağlantısı var bilmem ama sevmiyorum işte...Anasınıfındaki önlüğüm kırmızı-beyaz kareliydi...Bir fotoğrafım var: Saçlarım kısa, gözlerimin içi gülüyor...Küçükken bana nerelisin dediklerinde? Ben şurada doğdum. Babam buralı, annem buralı derdim. Niye kısaca babanın memleketini söylemiyorsun? dediklerinde şaşırdım. Ne alaka ki derdim...Fasulyelerimiz ve çubuklarımız vardı bizim...Sayfalarca AAAAA yazardık. Fişlerimiz vardı sonra...CinAli kitaplarımız...Hastalandığım bir hafta okumuştum hepsini... Yılbaşında kart hazırlamıştık kendi ellerimizle...Ben halama göndermiştim...

9 Temmuz 2009 Perşembe

Hellimli Fırın Mücver

Dün Yemek.Name'nin Temmuz sayısını okurken bu tarife rastladım. Tam yaz akşamları için hafif bir tarif. Eve gider gitmez yaptım. Yanına da peynirli çoban salata. Değmeyin keyfimize:)

Malzemeler:
3 adet havuç

3 adet kabak

250. gr. hellim peyniri

Yarım su bardağı un

2 adet yumurta (Ben 1 adet kullandım.)

Yapılışı: Kabakları, havuçları ve hellim peynirini rendeleyin. Sonra bu karışıma unu ve yumurtayı ekleyerek karıştırın. İyice yağladığınız küçük kare borcama karışımı dökün. Üstüne de biraz hellim rendeleyin. 180 derecelik önceden ısıtılmış fırında üstü kızarana kadar pişirin. Yoğurt ile servis edebilirsiniz. Afiyet olsun! Sağlık versin!