Güneydoğu...Güneşin doğduğu topraklar! Doğanın çok da cömert davranmadığı, insanların candan, tatların bir başka olduğu diyar... Bu diyarda bizim durağımız Urfa'ydı. Kebaplarına doyamadığımız, erkeklerin çoğunun mor poşu taktığı, her yerde ciğercilerin olduğu, modern, peygamberler şehri...
Urfa'nın simgesi Balıklı Göl...
Urfa'nın simgesi Balıklı Göl...
İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır. Eski bir rivayete göre, anadolu toprakları tümü işgal durumuna düşerse bu kutsal balıklar melek asker olup kurtuluş savaşlara katılacak deniliyor. Kutsal balıklara da askerbalık deniliyor. (Kaynak:Vikipedi)
Göldeki balıklar ağızları açık bir şekilde her an yemeye hazırlar...
Balıklı Göl'ün üstündeki kale...
Urfa'nın tarihi çarşıları...
Urfa'dan isot ve bakır eşya almadan dönmeyin derim. Tastan tutun, sahana, çay tabağına, süs eşyasına kadar her türlü bakır eşya mevcut. Örneğin ben bakır bir sahan aldım. Kuzuma tereyağlı yumurta yapmak için sabırsızlanıyorum.
Her sokakta görebileceğiniz ciğerciler. Sofra düzeni çok ilginç geldi bana. Hepsinin tarzı aynı.
Gelelim Urfa'nın tatlarına!...Orada kebap yiyince kebabın gerçekte nasıl olduğunu görüyorsunuz. Fotoğrafta gördüğünüz domatesli kebap. (Yer:Urfa Sofrası)
Nar ekşili soğan. Sanırım içinde biber salçası da var. Ben soğanın ilk defa bu şekilde servis edildiğini gördüm. Tadı çok lezzetli ama biraz acı.
Beyti: İsterseniz sarma isterseniz bu şekilde servis ediliyor. Üstü fıstıkla süslenmiş.
Yer: Sporyum Tesisleri.
Acı kebapların üstüne acı mı acı mırra. Uzun uzun demlenerek hazırlanıyor. Garson ilk annemle bana verdi. Ben bir yudum alır almaz masaya bıraktım. Çok yanlış yapmışım. Meğer mırranın da bir hikayesi varmış: Mırrayı içip bitirmek zorundasınız. Bitirmeden masaya koyarsanız (benim yaptığım gibi) servis eden kişiyi ya evlendireceksiniz ya da bu kabı altınla dolduracaksınız! Biz bahşiş verdik:) Bu arada mırrayı bitirmediğime pişman oldum çünkü ağızda bıraktığı aroma çok güzeldi. Aklınızda olasun.
10 yorum:
Ne güzel fotolar bunlar. Kuzun sayesin de yeni bir memleket görmüş oldun(k). Bu mutluluk sana bayağı yeter :) Pek bişiy kalmadı zaten bundan sonrası daha hızlı geçecek. En zoru yokluğunun ilk günleri...
Ne güzel anlatmışsın Urfa'yı, hele o çarşıları yok mu, saatler geçirmiştim oralarda.. Hatta senin fotoğraftaki mırra bardaklarından da almıştım kendime, ama şimdi çoğunlukla yeşil çay için yada yumurtalık olarak kullanılıyorlar..
Çok haklısın Aysuncum! Sanki zaman daha çabuk geçiyor. Görmek çok ama çok ii geldi:)
Sağol Ayşegülcüm. Çarşılar, yemekler hepsi süperdi:)
merhaba hemen iadeyi ziyarete geldim.
ne güzel bir blog daha çnce gelmediğim için büyük kayıptayım.
fotolarda çok güzel bende gitmeyi istiyorum.gerçekten kebabın tadı yerinde farklıdır.
canım gitmiş kadar oldum neydeyse, az kaldı az bahara burda inş.
Ya ben ne yapayım :(
Hoşgeldin Sihireller:))Çok teşekkür ederim. Beğenmene sevindim.
Öyle deme Nalancım ya! Adı üstünde sayılı gün geçecek işte. Sağlıkla geçsin yeter ki! Onlar iyi olunca biz de iyiyiz değil mi???
haklısın cnm , el mahkum beklicez :)
NE GÜZEL BİR MEMLEKET URFA ORALARI GEZMİŞ GÖRMÜŞSÜN DARISI BİZE
görüntüler bir harika gidip görmedim senin sayende birazcık fikir edindim. sevgiler
Teşekkürler Yeliz:) Mutlaka git derim:)
Yorum Gönder