8 Ağustos 2008 Cuma

Sobeee:)

Bir hafta daha bitti. Yoğun günlerin ardından yine Cuma! Bazen çalışmak çok zor geliyor, sabah erken kalkmak...Bazen de evde olduğum günler aklıma geliyor. Şöyle yarım gün çalışsak olmaz mı? Mesela 12.00-18.00 arası. Nasıl? Sabah geç uyanır, işlerimizi halleder, işe geliriz. Hem iş hem ev zor yürüyor! Hele ani bir misafir geldi mi ben de çanlar çalmaya başlıyor!!!Bu temponun üstüne bir de çocuk hiç düşünemiyorum. Çok zor!...

Aysuncum beni sobelemiş. Okuduğum aşk romanları ile ilgili. Ortaokul ve Lise yıllarında annemin ve babamın da gençlik yıllarında okuduğu kitaplardan birçoğunu okudum. Genel de çoğu klasikti. İşte onlardan biri de Puşkin'in Yüzbaşının Kızı romanıydı. Konuyu tam hatırlamıyorum çünkü lisedeydim okuduğumda. Ama güzel bir aşk hikayesiydi. Çok düşündüm ama aşk romanı diyebileceğim çok fazla kitap gelmedi aklıma okuduğum. Kütüphaneyi indirsem bulurdum aslında ama bu hafta çok yoğundu fırsatım olmadı hiç. Aklıma gelen bir diğer kitap: Maeve Binchy'nin Yalnız Kadınlar Sokağı romanı. Zevkle okumuştum. Gerçi Maeve Binchy'nin okuduğum tüm kitapları güzeldi. Şu anda okuduğum Nermin Bezmen'in Kurt Seyt & Shura kitabı da gerçek bir aşk hikayesini anlatıyor. Henüz başındayım ama sürükleyici olduğunu söyleyebilirim. Aklıma gelenler bunlar. Herkese mutlu haftasonları!...

2 yorum:

Benim Hayatim dedi ki...

Seblacım, benim de aklıma gelmedi aşk romanı. Sanırım hep lise çağlarında okunmuş. Yaş büyüdükçe kitap tercihleri de değişmiş.

Ah ne güzel bir fikir 12-18 arası çalışmak.

Sevgiyle,

yildiz dedi ki...

Ask romanlari da genelde lise dönemlerinde okunur.O zamanlarin da
ayri bir heyecani vardir kalplerde....

Canim,seni cok iyi anliyorum;hergün ayni sekilde kosturmaca yasiyoruz.Bir de cocuk varsa hayat tam anlamiyla kayiyor.Bir tek onlar icin yasaniliyor inan ki.Simdilik hayatin tadini cikar,ilerde kücük bir yaramaz nasil olsa gelecek.
Güzel günler diliyorum....