18 Ağustos 2010 Çarşamba

Dikiş kutusu



Geçen gün dikiş kutusunun tozunu alırken, düğme kutusu ilişti gözüme. Kapağı açmamla anılar serildi önüme; annemin küpesi, kardeşimle oynadığımız lego parçaları, çekyatımızın düğmesi, babamın üniformasının bir parçası...80'lerin sonuna gittim...Erzincan'a...İlkokula...Ben o yıllar boyu uzun ve temiz görünümlü olduğu için okulun flamasını taşıyan küçücük bir kızdım. Ne uğraş vermiştim flamayı önümde yürüyen müdür yardımcına çarpmamak için...Saçımı bir tutamını tepeden fosfor yeşili tokamla toplardım. Çalışan bir annenin çocuğuydum. Kardeşime bakardım. Sert bir kış sabahı kardeşimle okula gitmek için apartmanın kapısını açmamızla kapamamız bir olmuştu. Dışarıda deli gibi bir tipi vardı...Erzincan'da soğuktan kışın çatılarda sarkıtlarda olurdu. Kırmızı bir pinokyom vardı, bisiklet sürmeyi öğrendiğim...Okulumuz eve çok yakındı, yürüyerek gider, gelirdik...Öbekbaşı bir yavrukurttum ben o yıllarda...Kahverengi gömleği ve kahverengi eteğiyle mahçup gülümseyen...Erzincan, annemin baba memleketi olduğu için akrabamız vardı bir sürü...Bazı haftasonları köye giderdik. İnekler, dut ağaçları, elma ağaçları, üzüm bağları, Erzincan çorbası, kete köy deyince aklıma gelenler...Çay içmeye başladığım yıllar...Annemin Kıbrıs'tan aldığı köpekli kupalarda içerdim çayı. Çay bardağı ile aram hiç olmadı!...Kırmızı çevirmeli bir telefonumuz vardı. Turuncu koltuklarımız, yine Kıbrıs'tan alınan papatyalı yemek takımımız, kütüptaneli çekyatımız...Annemin havuçlu keki meşhurdu. Bir de peynirli tuzlu keki. Havuçlu keki hala yapar, tuzlu keki ise uzun zamandır yapmadı. Belki de ben yapmalı, paylaşmalıyım en kısa zamanda...Annem hemşire olduğu için arasıra hastaneye bekar hemşire ablaların yanına giderdik. Doğumgünleri, yılbaşı partileri olurdu. Annemin gri bir paltosu vardı. Ben onu, o zamanlar çok meşhur olan vizon kürk zannederdim...Ekşisu'ya, poligona, Kırklartepe'ye, Şelale'ye giderdik...Biz çocuktuk...İnsanlar naifti sanki...

11 yorum:

dunyada bir balık dedi ki...

İnsanlar naifti sanki..
demişsin olayı özetlemişsin.

Çocukluğuma dönünce ben de daha güzel şeyler hatırlıyorum bu devirden daha güzel insanlar vardı,yalansız dolansızdı çoğu.Bu arada Erzincan diyince en çok sevdiğim arkadaşımdan biri de oralıdır.İyi insanlardır çok ;)

Zeynep'in Evi dedi ki...

bizim evimizdeki annemin dikiş kutusundan da benzerleri çıkıyor biliyormusun, yalnız düğme değil, o düğmelere eşlik eden fermuarlar iplikler küpeler raptiyeler, ve hepsi ayrı ayrı kıymetli bakmak benim canımı yakıyor kaybvettiklerimi hatrlıyorum..çok güzel bir yazı olmuş canım bu..

Hayatın Ressamı dedi ki...

bende güzel şeyler hatırlıyorum.
Papatyalı yemek takımı beyaz üstü yeşil papatyalımı?

Özlem dedi ki...

ne güzel hatıralar :))))

Ayla dedi ki...

Kütüphaneli çetyatımız bizimde vardı,eskiyip atılanlar arasında en çok ona üzülmüştüm, yazınızda nereleri gittim bir bilseniz

Unknown dedi ki...

kütüpaneli çekyat bizde hala var ve anneme gittikçede hala orda yatmaktayım:)))))

ceydabural dedi ki...

bir dikiş kutusunun içindeki düğmelerin sana ne çok anlamlar, ne çok anılar hatırlatmış :)

Tuğba Agaci dedi ki...

O dikiş kutusu hep içinde bir yerlerde olsun Seblacım...

Anne ve Bebisi dedi ki...

Ne guzel anlatmissin, gozumde canlandi..

Yunkabu dedi ki...

cok hos..

Kirpikteki Gözyaşı dedi ki...

Yunkabu hoşgeldin:) Çok teşekkürler!